Başbakan’a Çerkezköy’den seslendi “Ustaysanız bu düzeni bozun”

Türk Metal Sendikası Çerkezköy Şubesi’nin 10. Olağan Genel Kurulu Cumartesi günü Güneşler Otel’de gerçekleştirildi.

Çerkezköy 2.04.2012 08:35:00 0
Başbakan’a Çerkezköy’den seslendi “Ustaysanız bu düzeni bozun”

Türk Metal Sendikası Çerkezköy Şubesi’nin 10. Olağan Genel Kurulu Cumartesi günü Güneşler Otel’de gerçekleştirildi.

 

10. GENEL KURUL YAPILDI

 

Saat 10’da yapılan genel kurula Türk-İş Genel Sekreteri ve Türk Metal Sendikası Genel Başkanı Pevrul Kavlak, Türk-İş Genel Merkez Mali Sekreteri Mehmet Soyupek, Kapaklı Belediye Başkanı İrfan Mandalı, Karaağaç Belediye Başkanı Dr. Özkan Yücel, AK Parti Çerkezköy İlçe Başkanı Alaettin Demirbağ, MHP Çerkezköy İlçe Başkanı Mustafa Ordu, Çerkezköy Ticaret ve Sanayi Odası Yönetim Kurulu Üyesi Rahmi Yılmaz, ÇTSO Meclis Başkanı İsmail Akın, ÇTSO Meclis Eski Başkanı Zafer Avcılar, Türk Hava Kurumu Çerkezköy Şube Başkanı Mustafa Zümbül, Özel Optimed Hastanesi Başhekimi Op. Dr. Ayhan Arslan, Çerkezköy Belediye Meclis Üyeleri Ziya Osmanoğlu, Mikail Ünlü, Teksif Sendikası Çerkezköy Şube Başkanı Mürsel Türkan, Tür Metal İstanbul Şube Başkanı Tufan Şimşek, Türk-İş Bölge Temsilcisi Faruk Büyükkucak, Türk-İş’e bağlı sendikaların temsilcileri, delegeler üyeler, bazı fabrika müdürleri ile sendika üyeleri katıldı.

 

ÜRETMEK, KAZANMAK, KAZANDIRMAK

 

Genel Kurul’da açılış konuşmasını Türk Metal Sendikası Çerkezköy Şube Başkanı Murat Koçak yaptı. Hedeflerinin ‘üretmek, kazanmak ve kazandırmak’ olduğunu söyleyen Koçak “Metal işçileri her daim yükselen, daha müreffeh bir seviyede yaşamayı sonuna kadar hak etmektedir. Türkiye’nin en büyük sendikası olarak, bu konuda gerçekleştirdiğimiz çalışmalar hız kesmeden devam edecektir” dedi. Vazgeçilmez ideallerinin “İnsana sevgi, emeğe saygı” olduğunu söyleyen Koçak kongreye katılan herkese teşekkür etti. Koçak’ın konuşmasının ardından divan heyetinin oluşturulmasına geçildi.

 

ADALETİN OLMADIĞI YERDE BARIŞ VE SEVGİ OLMAZ

 

Divan Başkanlığına Türk Metal Sendikası Genel Başkanı Pevrul Kavlak seçilirken, başkan vekilliklerine Genel Merkez Mali Sekreter Mehmet Soyupek ve İstanbul Şube Başkanı Tufan Şimşek, katip üyeliklere de Tuğba Topçu ve Ümit Kovan seçildi. Divan heyetinin oluşturulmasının ardından genel kurul, Genel Başkan Pevrul Kavlak’ın konuşması ile devam etti. Dünyada insanlığın en çok ihtiyacını duyduğu değerlerin başında adaletin geldiğini ifade eden Kavlak “Toplumsal yaşamın ihtiyacını duyduğu tüm değerler, ancak adaletle anlamını bulur. Adalet, insanlara eşit olduklarını hissettirir. Adaletin olduğu yerde barış olur, huzur, mutluluk olur. Adaletin olmadığı toplumlarda, insan sevgisi olmaz, vatan sevgisi olmaz. Olsa da sahici olmaz” dedi.

 

ADALET, BİR TOPLUMUN VİCDANIDIR

 

Adaletin, bir toplumun vicdanı olduğunu ifade eden Kavlak “Vicdan sahibi toplumlarda mazlum olmaz, mağdur olmaz. Ama bugün baktığımızda, dünyanın mazlum insanlarla dolduğunu görüyoruz. Mağdur edilen insanların, feryatlarını duyuyoruz. Çünkü İlahi adalete inanmayanlar, sosyal adaletten uzaklaşarak, vicdansızlaşıyor. Bunların başında da, küresel güçler geliyor. Küresel güçler; mağdurlar, mazlumlar ne kadar çok olursa,  zenginliğimiz de o kadar artar diyorlar. Bunu da emekçilerin haklarını yiyerek yapıyorlar. İşte bu nedenle, en fazla çalışanlar mağdur oluyor” diye konuştu. Örgütlenmenin önemine değinen Pevrul Kavlak, mağdur olanların, mazlumların, tutunacak bir dal aradığını belirterek, kurtarıcı bekleyenlerin önce örgütlenmesi gerektiğini ifade ederek “Adalet için, insanca bir yaşam için, örgütlenmesi gerekiyor. Biz, bunun mücadelesini veriyoruz” dedi.

 

GÖKHAN GENÇ’İN AİLESİNE BAŞ SAĞLIĞI DİLEDİ  

 

Pevruk Kavlak, Hema’da geçirdiği iş kazası sonucu hayatını kaybeden Gökhan Genç’e Allah’tan rahmet, ailesine de başsağlığı dilerken, hayatını kaybeden Gökhan Genç, kokartlara takılan siyah kurdele ile anıldı. 1989 yılının insanlık için önemli bir yıl olduğunu ifade eden Kavlak “Berlin Duvarının yıkılması ve bunu takiben Sovyetler Birliği'nin dağılması ile birlikte, insanlık yeni bir sürece adım atmıştır. Soğuk Savaş'ın bitişiyle başlayan bu sürecin adı küreselleşmedir. Küreselleşme, emperyalizmin makyajlı, maskeli halidir. Küreselleşme, emperyalist düzenin işlediği insanlık suçlarının adıdır. Bu dünyanın düzeni, küreselleşme ile bozulmuştur. Bu düzen, adaletli ve insaflı değildir. Kazananlar, çok uluslu şirketler, patronları ve onların yolunu açan siyasetçilerdir. Kaybedenler kulübünde ise, emekçiler vardır. Dar gelirliler, yoksullar, işsizler vardır” ifadelerini kullandı.

 

SÖMÜRÜNÜN GAYRİMEŞRU ÇOCUKLARI

 

Dünya ortadan ikiye bölündüğünde yukarıda zenginlerin, aşağıda ise yoksulların yaşadığını ifade eden Türk Metal Sendikası Genel Başkanı Pevruk Kavlak “Savaşın, işgallerin olmadığı, masum insanların öldürülmediği topraklar Kuzeyde. En iyi ekonomiler, en iyi üniversiteler kuzeyde. Fabrikalar, işyerleri kuzeyde. Her şey kuzeyde. Güneyde ise tek bir şey var, o da sömürü. Açlık, yoksulluk ve sefalet,  bunlar da sömürünün gayrimeşru çocukları” dedi.

 

EMPERYALİZMİN BAYRAĞINI DİKTİLER

 

Misyonerlerin kapitalist olup bir araya gelerek emperyalizmin bayrağını diktiklerini ifade eden Kavlak, dünyada bir güçler savaşı yaşandığını söyledi. Dünya gelirinin yüzde 72'sinin, en zengin yüzde 20'nin elinde olduğunu, en fakir yüzde 20’nin ise, dünya gelirinin ancak yüzde 3,5’ini aldığını ifade eden Kavlak “Daha da çarpıcı olanı, dünya nüfusunun yüzde 25'i, dünyadaki toplam servetin yüzde 80'ine sahip.Zengin, her şeye hakim. Yoksul ise, her şeyden mahrum. Dünyadaki en zengin 225 kişinin geliri, Yani düşünün bu salondaki insanların sayısı kadar bile değil, bunların geliri 35 tane Türkiye'ye bedel, yani 2,5 milyar insanın gelirine eşit” diye konuştu.

 

SPEKÜLASYONLARA TAPTILAR AMA SONUNDA DUVARA ÇARPTILAR

 

1960 yılında en zenginler ile en yoksullar arasındaki gelir farkının 30 olduğunu, 1995’te bu farkın 82’ye çıktığını, şimdi ise 250 kata ulaştığını belirten Kavlak “1970'lere kadar, dünyada dolaşan paranın yüzde 90'ı üretim için harcanıyordu. Bugün yüzde 90'ı spekülasyon için harcanıyor. Üretime ayrılan pay ise sadece yüzde 10. Bu düzende üretim olmaz. Üretim olmayınca istihdam da olmaz. İstihdam olmayınca da geçim olmaz. Geçimin olmadığı yerde, işsizlik olur, açlık, yoksulluk olur. İnsanların kaderleriyle oynadılar. Spekülasyona taptılar. Ama sonunda duvara çarptılar. Avrupa'daki krizlere baktığımızda, bu durum açıkça görülüyor. Küreselleşme, bir tıkanma noktasında. Artık, yeni bir şeyler söylemek lazım. Bu dünyaya, yeni bir düzen, istihdam, eşitlik, demokrasi, adalet lazım” dedi.

 

ÖZELLEŞTİRME İLE ÜLKEMİZE SIZDILAR

 

Türkiye’nin ekonomik büyüklük bakımından dünyadaki 15’inci büyük ülke olarak açıklandığını ifade eden Kavlak “Dış borcun azalması çok iyi. Ancak bizim itirazımız başka. Madem büyük bir ülkeyiz, madem borcumuz az. O zaman hani nerde, büyük ekonominin büyük insanları? Biz, Halkın yaşama düzeyi büyük olmazsa, büyüklüğün bir anlamı olmaz diyoruz” dedi. Küreselleşmenin özelleştirmelerle ülkemize sızdığını ifade eden Pevrul Kavlak “Dev kuruluşlar, birer birer elimizden gitti. Özelleştirmeyle birlikte gelen işsizlik, sendikaların üye kaybına neden oldu. Sonra, çalışanların aleyhine olacak değişiklikler geldi. Bu değişiklikleri yaparken, son 25-30 yıl içinde meydana gelen teknolojik gelişmeler, en çok sarıldıkları argüman oldu. Çalışanların yerini, makineler almaya başladı. Yüksek vasıflı olanlar, içeri girdi, diğer çalışanlar işten çıkarıldı. İşsizlik, çığ gibi büyümeye başladı. 1980'li yılların Türkiye'sinde 40 milyon nüfusa karşılık, 2,5 milyon sendikalı varken, bugün 75 milyonluk nüfusumuza karşılık, 600-700 bin sendikalı var” ifadelerini kullandı.

 

40 YILDIR AYNI FİLMİ İZLETTİRİYORLAR

 

Birilerinin Türkiye’yi köle pazarı olarak gördüğünü söyleyen Kavlak, sözlerini şöyle sürdürdü: “Birileri bizi pazarlayarak, karlarına kar katmak istiyor. Birileri ulusal istihdam stratejisini yasallaştırıp, bizim elimizi kolumuzu bağlamaya çalışıyor. Bize 40 yıldır aynı filmi seyrettiriyorlar. Bu günlerde bizim ülkemizde yeni bir film vizyona girmek üzere. Yeni diyoruz ama aslında 40 yıldır vizonda. Bu film ilk kez 1972'de çevrildi. Senaryosunu

 

yazanlar belliydi. "Ülkemizde sosyal gelişme ekonomik gelişmeyi aştı, buna dur demek lazım" dediler. Öğrenci olaylarını gerekçe gösterdiler. O dönemde büyüyen memur sendikacılığını yok ettiler. Bizim grev hakkımızın kullanımını engellediler. İşçi hareketini bastırdılar. Bu filmin adı 12 Mart'tı. Aradan çok geçmeden 24 Ocak filmini vizyona soktular, senaryo aynıydı, oyuncular belliydi. Bu sefer toplu iş sözleşmelerimize el uzattılar. 24 Ocak 1980. İstikrar Tedbirleriyle sosyal hakları, kazanılmış haklarımızı, sizin haklarınızı budamak istediler. Reel ücretlerimizi yarıya düşürmek istediler. İşçileri bir lokma bir hırkaya mahkûm etmeye çalıştılar. Bu da yetmedi. Daha maceralı, daha heyecanlı yeni bir filmi sürdüler

 

piyasaya. Senaryo yine aynıydı. Bu sefer de, "Bugüne kadar işçiler güldü biz ağladık, bundan sonra biz güleceğiz onlar ağlayacak" dediler. Bu kez filmin adı 12 Eylül'dü. Bu filmde sendika, işçi, hak, hukuk yoktu. Ülkeyi kurtardıklarını söyleyenler, aslında sizlerin, bizlerin açlığı, yoksulluğu pahasına birilerinin karlarını, kasalarını kurtardı. Senaryo gerçek oldu. Biz ağladık, birileri güldü. Bu senaryolar hiç bitmedi”.

 

ASGARİ ÜCRET BİR PAZARLIK KONUSU DEĞİLDİR

 

“Bu kez filmin adı "Ulusal İstihdam Stratejisi” diyen Pevruk Kavlak, “Bu filmi yazanlar bölgesel asgari ücret uygulanmasını istiyorlar. Asgari ücret, emek sömürüsünü önlemek içindir. Asla bir pazarlık ücreti değildir. Bölgesel asgari ücreti istemek,  ülkenin sorunlarını yoksulların sırtından çözmeye çalışmaktır” ifadelerini kullandı.

 

BİRİLERİ DAYAK İSTİYOR

 

Ulusal İstihdam Stratejisiyle özel istihdam bürolarına işçi kiralama yetkisinin verilmek istendiğini söyleyen Genel Başkan Pevrul Kavlak “Bunun adı işçi simsarlığıdır. Birileri bu ülkede köle pazarları kurmak istiyor. Birileri emek üzerinden para kazanmaya çalışıyor. O birileri aslında iyi bir dayak istiyor. Biz bu kara düzene izin vermeyiz. Biz bu oyunu bozarız. Bu gök kubbeyi onların başlarına yıkarız” şeklinde konuştu.

 

KIDEM TAZMİNATINA UZANAN ELLERİ KIRARIZ

 

Kıdem tazminatı konusuna da değinen Kavlak “Kıdem tazminatı işçinin güvencesidir. Ödemesi sonraya bırakılmış ücretin bir parçasıdır. Oğlumuzun damatlığı, kızımızın gelinliğidir. İşverenler kıdem tazminatını yük olarak görüyorlar. Fona devretmek, süresini 15 güne indirmek istiyorlar. Dilerim işverenler doğruyu bulur. Aksi takdirde hiç de iyi şeyler olmaz. Kıdem tazminatı bizim kırmızı çizgimizdir. Çekin ellerinizi kıdem tazminatından. Yoksa tepkimiz çok sert olur. Kıdem tazminatına uzanan elleri kırarız. Kıdem tazminatı, Türk işçi hareketi için, ya hep ya hiç davasıdır” dedi.

 

“GÖZTERİN USTALIĞINIZI”

 

Başbakana da seslenen Pevrul Kavlak “Bu ülkede zulüm yapanlardan hesap soracağınızı söyleyerek mağdurların, mazlumların, hakkı yenmişlerin oylarını aldınız. Hukuksuzluğa karşı çıkacağınızı vaat ettiniz. Bugün bu ülkenin işçilerine zulüm yapılmak istiyor.Bu ülkede köle düzeni kurulmak, işçi simsarlığı getirilmek, bölgesel asgari ücrete geçilmek, kıdem tazminatı yok edilmek isteniyor. Bu haliyle Ulusal İstihdam Stratejisi bir zulümdür. Bu zulme son verin.

 

Bu zulmü durdurun” dedi. Başbakan’ın “Son dönemim ustalık dönemim olacak” sözlerini de hatırlatan Kavlak “Ustalık bozuk düzene meydan okumaktır. Ustalık bu zulmü durdurmaktır. Gösterin ustalığınızı, bu zulme, bu trajediye son verin. Biz artık, bu filmi seyretmek istemiyoruz” dedi.

 

KOÇAK GÜVEN TAZELEDİ

 

Konuşmasının ardından Murat Koçak tarafından genel Başkan Pevrul Kavlak’a Osmancı Şeceresi hediye edildi. Programın sonunda seçimlere geçildi. Tel liste ile gidilen seçimlerde 250 delegeden 246’sı oy kullandı. Kullanılan tüm oylar geçerli sayılırken, oyların tamamını alan Murat Koçak yeniden başkanlığa seçildi. Koçak başkanlığındaki yeni yönetim Murat Ulusoy, İbrahim Serkan Kozalı, nedret Elmacı, Yusuf Güre, Bülent Cengiz ve Caner Alözkan’dan oluşurken, şube sekreterliğine Melek Tarak, şube mali sekreterliğine de Yılmaz İnce seçildi.

 

Denetim kurulu asil üyeliklerine Turgay Üstünol, Nefize Pehlivan ve Özcan Güler seçilirken, Disiplin Kurulu da Elbey Eryılmaz, Birgün Ekin ve Murat Kırıl’dan oluştu. Üst kurul delegeliğine de Murat Koçak, Melek Tarak, Yılmaz İnce, Rıdvan Koç, Mücahit Akdeniz, Günay Özden, Mustafa Özkılıç, Hasan Turan, Hüseyin Yasak, Necmi Kanun, İbrahim Bozkurt, Ahmet Yasin Çetin, İbrahim Duban ve Adem Sümercan seçildi.

 

Haber / Gülveren VATANSEVER

 

 
  


0282 726 91 91
0282 747 65 10