“Türkiye’de bürokratik anlamda bir rahatlama yaşanıyor”

Siyaset Akademisi’nde konuşan Doç. Dr. Ramazan Yelken, Türkiye’de bugün bürokratik anlamda bir rahatlama yaşadığını belirterek, “Siyasetçi dendiğinde çoğu zaman akıllara alavereci, dalavereci, ü?

Çerkezköy 14.05.2012 21:43:00 0
 “Türkiye’de bürokratik anlamda bir rahatlama yaşanıyor”
Çerkezköy Ticaret ve Sanayi Odası’nda bu yıl ilk kez düzenlenen Siyaset Akademisi’nin altıncı haftası önceki gün gerçekleştirildi. Toplantıda Türkiye’nin toplumsal yapısını anlatan Selçuk Üniversitesi Sosyoloji Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Ramazan Yelken, temiz siyasetin olmadığı yerde çözümün kaba güçle sağlandığını belirterek, Türkiye’deki sistemin bürokratlarla halk arasında olan tüm bağları kopardığını ifade etti.  Doç. Dr. Ramazan Yelken, günümüz Türkiye’sinin bürokratik anlamda bir rahatlama yaşadığını da söyleyerek, “Siyasetçi dendiğinde akıllara alavereci, dalavereci, üçkağıtçı bir karakter geliyordu. Bu algılamada elbette geçmişteki çoğu siyasetçinin payı var. Fakat bu yanlış algılamanın esas nedeni siyaset dışı faktörlerin Türk Bürokrasisi üzerindeki etkisidir” şeklinde konuştu.
ARİSTO’NUN SÖYLEMİNE VURGU!
Siyasetin bir toplum için kaçınılmaz olduğunu kaydeden Ramazan Yelken, Aristo’nun ‘İnsan siyasal bir hayvandır’ sözünün siyaset ile insan arasındaki bağı açık bir şekilde ortaya koyduğunu ifade etti. İnsanların, kendi aralarındaki problemleri en medeni şekilde müzakere yaparak çözmesine siyaset dendiğini belirten Doç. Dr. Yelken, “Temiz siyasetin olmadığı yerlerde çözüm kaba güçle gelir” diye konuştu. Toplum yönetimi konusunda insanlık tarihinde çeşitli yöntemlerin türediğini belirten Doç. Dr. Ramazan Yelken, “Bunlar ‘En Güçlünün Yönetimi’, ‘En Zengin Olanın Yönetimi’, ‘En Soylu Olanın Yönetimi’ ve ‘En Kutsal Olanın Yönetimi’ yöntemleridir. Eskiden toplumu kim güçlüyle, kim zenginse, kim soyluysa ya da kim kutsal ise o yönetiyordu. Fakat Demokrasi’de ise halktan yönetme yetkisini kim aldıysa toplumu da o yönetsin anlayışı vardır” dedi. İnsanlığın tüm yönetim çeşitlerini denediğini söyleyen Yelken, “Halk sonunda kendisini, kendi belirlediği kişilerin yönetmesine karar verdi ve Demokrasi modeli oluşturuldu” diye konuştu.
“TÜRKİYE’DE ATANMIŞLAR SORUNU VAR”
Demokrasinin üç aktör arasında dolaştığını belirten Ramazan Yelken, “Bunlar Halk, Atanmışlar ve Seçilmişlerdir. Halk, iktidarın kaynağıdır ve kesinlikle değiştirilemez. Atanmışlar ise toplum halinde yaşamanın gereği ile halka hizmet aşamasında görev yetkisi verilen kişilerdir. Seçilmişler de halkın kendisini yönetmesi için belirlediği kişilerdir. Türkiye’de atanmışlar ile ilgili bir sorun var. İktidar yetkisini kullanma yetkisi seçilmişlere aittir fakat şimdiye kadar bu yetkiyi atanmışlar kullanmaya çalıştığı için ülkede sürekli sorunlar patlak verdi” dedi. İktidar yetkisi kullanmak isteyen atanmışların, üniformalarını çıkarmaları ve siyasete soyunmaları gerektiğini kaydeden Doç. Dr. Yelken, “Gitsinler halka kendilerini anlatsınlar. Hatta kandırabiliyorlarsa kandırsınlar. Yapabiliyorsa halkı ikna edecek ve seçilecek. Siyasetin de kendine özgü kuralları var” dedi.
“SİYASETİN BİLGİYE, CESARETE VE AHLAKA İHTİYACI VAR”
Siyasetin erdemli bir kavram olduğunun altını çizen Ramazan Yelken, bu nedenle siyaset ve siyasetçi ile ilgili akıllardaki yanlış algıların ortadan kaldırılması için çalışılması gerektiğini vurguladı. “Siyaset kurumuna, başta kendimiz için olmak üzere tüm insanlık adına sahip çıkmalıyız” diyen Yelken, Türk siyasetinin bilgiye, cesarete ve ahlaka ihtiyacı olduğunu ifade etti. Türkiye’de bir dönem siyasetçilerin asıldığını anımsatan Ramazan Yelken, zayıflığını eğitemeyen, zayıflığını karakterli bir duruşa dönüştüremeyenlerin siyaset yapmasına izin verilmemesi gerektiğini kaydetti. 
“KONUŞTUĞUMUZ DİLE HAKİM OLMALIYIZ”
Kişisel Gelişim Uzmanı Safa Zorlu ise ‘Toplum Önünde Etkili Konuşma’ konulu bir sunum gerçekleştirdi. Sunumunda, konuşma eyleminin 4 temel öğesi olduğunu kaydeden Safa Zorlu, “Bunlar Beden Dili, Ses, Dil ve Hazırlıktır” dedi. Beden dilinin anlatılan konuyu daha da pekiştirdiğini söyleyen Zorlu, “Ses de doğru kullanıldığı takdirde doğru iletişimin gerçekleşmesini sağlar. Konuştuğumuz dili iyi bilmemiz, ona hakim olmamız gerekir. Bunun yanında önemli olan bir diğer konuda hazırlık yapmaktır. Hem konuşma yapacağımız konu hakkında hem de psikolojik olarak iyi bir hazırlık aşamasından geçmemiz gerekiyor” diye konuştu.
“EN ÇOK BEDEN DİLİNDEN ETKİLENİLİYOR”
Konuşmacıların en çok Beden Dili’ni kullanışlarından etkilenildiğini söyleyen Safa Zorlu, bunun yanında diksiyon dersleri almak gerektiğini belirterek, “Diksiyon dersini genelde Türkçe ya da Edebiyat öğretmenlerinden alıyorlar. Bu yanlış bir uygulamadır. Kişiye en iyi diksiyon dersi verecek kişiler haber spikerleri ve tiyatro sanatçılarıdır” dedi. İyi bir konuşmacının aynı zamanda dinleme psikolojisini de bilmesi gerektiğini ifade eden Zorlu, metin kurgusunun da iyi yapılması gerektiğini sözlerine ekledi. Konuşmacıların dinlenmeme sebeplerinden de bahseden Kişisel Gelişim Uzmanı Zorlu, “Konuşmacının sesinin monoton olması, konuşma esnasındaki üslubu ve söyleyiş biçiminin yanlış olması, dış görünümüne özen vermemesi, Beden Dili’ni gereksiz ve sık kullanması, konuşmacıya karşı olan önyargı, insanın fiziki durumu ve ortamın fiziki durumunun uygunsuzluğu bir konuşmacının dinlenmemesine sebep olabilir” dedi.
“HEYECAN KONTROL EDİLİRSE AVANTAJ SAĞLAR”
Heyecan kavramının kontrol edilebilmesi durumunda konuşmacı için bir avantaj haline gelebileceğini belirten Safa Zorlu, “Heyecan anındaki pozitif enerjiyi, dinleyicilere aktarabilmek, anlatmak istediklerimizin çok daha iyi anlaşılmasına imkan sağlayabilir” dedi. Sunumu esnasında dinleyicilerden birini sahneye davet eden Safa Zorlu, topluluk önüne çıkanlarda görülen heyecan belirtilerini uygulamalı bir şekilde anlattı ve bu heyecanı kontrol etme noktasında ipuçları verdi. Heyecandan dizleri titreyen konuşmacının kesinlikle bir kürsünün arkasında konuşmasını yapması gerektiğini belirten Zorlu, “Elleri titreyen konuşmacı, el mikrofonu kullanmamalı. Yaka mikrofonu ya da masa mikrofonu kullanmalı” dedi ve heyecanın beğenilme dürtüsü, rezil olma korkusu, etiketler ve yetiştirilme biçiminden kaynaklandığını ifade etti.
“3 ALTIN KURAL VAR”
Konuşmanın 3 altın kuralı olduğunu söyleyen Safa Zorlu, “Bunlar okuma yöntemi ile konuşma. Ezberleme yöntemi ile konuşma ve doğaçlama konuşmadır. Bunların içerisinde en etkili olanı doğaçlama yöntemi ile konuşmadır. Kişi bu yöntemle beden dilini çok daha etkin kullanabilir. Heyecanını kontrol altına alabilir” dedi. Kişisel gelişim Uzmanı Safa Zorlu’ya sunumunun ardından AK Parti İl Yönetim Kurulu Üyesi Sait Yazı tarafından çiçek verildi ve akademi üyeleri ile birlikte hatıra fotoğrafı çekildi.
KATILIM YOĞUN OLDU
Selçuk Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Sosyoloji Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Ramazan Yelken’in ‘Türkiye’nin Sosyal Yapısı’ konulu sunumu ile başlayan program, Kişisel Gelişim Uzmanı Safa Zorlu’nun, ‘Toplum Önünde Etkili Konuşma’ konulu sunumu ile son buldu.  Yoğun katılımın olduğu Programa Çerkezköy Belediye Başkan Yardımcıları Habip Bilgin ve Dr. Gökhan İnce, Kapaklı Belediye Başkan Yardımcısı İrfan Demir, AK Parti İl Yönetim Kurulu Üyesi Sait Yazı, AK Parti İlçe Başkanı Alaettin Demirbağ, AK Partili Meclis Üyesi Aynur Düzgünel, AK Parti Çerkezköy İlçe Yönetim Kurulu Üyeleri Vahdet Akın, Süleyman Bahçekapılı, Selda Yeşil, Çerkezköy Devlet Hastanesi Başhekimi Uzman Dr. Necati Karaoğlu, Özel Optimed Hastanesi Başhekimi Op. Dr. Ayhan Arslan, Özel Çerkezköy Hastanesi Müdürü Alper Atasoy, ÇTSO Yönetim Kurulu Üyesi Rahmi Yılmaz ve akademi üyeleri katıldı.

Haber / Ahmet KARDEŞ 


0282 726 91 91
0282 747 65 10