Her insan özgür ve eşit doğar

Evrensel Bildirge’de yer alan hak ve özgürlüklere dayalı uluslararası bir düzenin hala kurulamadığını ifade eden Ertürk, “Bugün hala dünyanın birçok yerinde, düşünce ve ifade ile örgütlenme özgürlüğünü kullanmak isteyen kişilere yönelik önemli ihlaller gerçekleşmektedir. Önemli olan insan haklarını; insanın kendisinin değil, yasaların, eşit olarak hiçbir ayrım yapmadan güvence altına almasıdır. Düşünce ve uygulama arasındaki uçurum bugün önemli bir sorundur” diye konuştu.

 

İşkence ve tüm kötü-muamele biçimleri ve kolluk personelinin orantısız güç kullanımının, bu alandaki bazı ilerlemelere rağmen, önemli bir endişe kaynağı olmaya devam ettiğini ifade eden Ertürk, “İnsanlar arasında hak, eşitlik, adalet, özgürlük düşüncesi yaygınlaştıkça bu konuyla ilgili mücadeleler de artmıştır. İnsan haklarına saygılı devlet, yurttaşları birbirine karşı korur, adalet düşüncesiyle hareket eder. Hukuk devletinde yöneticiler diledikleri gibi davranamaz. Bireyler ve yurttaşlar da her yerde her şeyi yapamazlar” dedi.

 

“Bütün insanlar özgürdür”, “herkes eşittir” demenin, eğer toplumsal yaşamda ve toplumsal ilişkilerde bir karşılığı yoksa anlamsız söylemlerden öte gidemeyeceğini ifade eden Ertürk, “Demokrasi ve insan hakları, insanlar için var, dolayısıyla bütün insanların birlikte sahip çıkması gereken değerlerdir. Bunun için de insanların örgütlü bir şekilde bu haklarına sahip çıkmaları, haklarının gasbına izin vermemeleri gerekir. İnsan hakları konusunda yayımlanan çeşitli raporların; Türkiye’de farklılıkların, düşünce ayrılıklarının ya da muhalefetin hoş görülmediğini gösterdiğini dile getiren Ertürk “Anayasa değişiklikleri bunun için önemli bir fırsat. Ekonomik, sosyal ve kültürel haklar, ayrımcılık yasağı ya da ifade özgürlüğü gibi hakların anayasal zeminde korunması gerekiyor” ifadesini kullandı.