Çerkezköylüleri kendisine hayran bıraktı

Çerkezköy Belediyesi tarafından 'Ramazan Birlikte Güzel' sloganı ile düzenlenen Ramazan Eğlenceleri devam ederken 5. gününde de sahne alan şair, yazar, gazeteci, araştırmacı ve tiyatro oyuncusu Sunay Ak

Çerkezköy 8.06.2018 15:43:00 0
Çerkezköylüleri kendisine hayran bıraktı

Çerkezköy Belediyesi tarafından ‘Ramazan Birlikte Güzel’ sloganı ile düzenlenen Ramazan Eğlenceleri 5. gününde de devam etti. Kapaklı otopark üzerinde düzenlenen etkinlikte sahne alan şair, yazar, gazeteci, araştırmacı ve tiyatro oyuncusu Sunay Akın, ‘Meddah sanatı, sahne ışıkları’ programında Çerkezköylülerle bir araya geldi.

 

KATILIM YOĞUN OLDU

 

Önceki akşam saat 21:30'da düzenlenen etkinliğe Çerkezköy Belediye Başkanı Vahap Akay, Belediye Meclis Üyeleri Ali Dede, Uğur Erem, Cumhuriyet Halk Partisi Tekirdağ 6’ncı Sıra Milletvekili Adayı İsmail Doğaroğlu, Kültür ve Sosyal İşler Müdürü Ümit Zengin ve çok sayıda Çerkezköylü katıldı. 

 

ONLAR KAFE DİYOR, BİZ OKUMA EVİ

 

Performansı ile büyük beğeni toplayan Sunay Akın meddah sanatının nasıl ortaya çıktığını anlatarak; “Batı, Avrupa bir araya geldiği mekanlara kafe derken biz İstanbul’da toplandığımız mekanlara kıraathane adını koyduk, kıraathane yani okuma evi. Onlar kafe diyor, biz okuma evi. İstanbul’da kıraathanede kitap okuyan insanlar toplanırdı bir masanın etrafında sohbet ederlerdi. Kitap okuyan insanların sohbetinde okudukları kitapların ışığı olur. İstanbullu o ışıktan nasiplenmek için kıraathanelere giderdi. Kitap okuyanların masasında biri zaman için daha da çok öne çıktı. Bilgisiyle, bilgisini anlattığı üslubuyla çok öne çıktı. Bir gün o çok kitap okuyan insan kıraathaneden içeri girdiğinde İstanbullu ona dedi ki ‘dur sen bu masaya oturma, bir yükselti yaptık, bu yükseltiye otur. Sen buradan karış sohbete ki seni daha iyi görelim, daha iyi dinleyelim’. Ve meddah böyle doğdu. Meddah okuma evlerinde sohbetlerinde bir saate bin kitabını sığdıran insandır. Bizim maalesef unutulan Ramazan geleneklerimizden biri meddah gösterileridir” dedi.

 

‘’ORTAOYUNU ÇOK DEĞERLİDİR’’

 

Akın, meddahın hep ortaoyunu ile karıştırıldığını ifade ederek; “Ortaoyunu çok değerlidir. Ama meddah ortaoyuncusu değildir. Meddahın sohbetinde anlattıklarında okuduğu kitapların ışığı vardır. Bu akşam burada hep beraber bir meddah gösterisini oluşturacağız” dedi.

 

‘’BUNU KİTAP OKUYANLARA BORÇLUSUNUZ’’

 

Akın 2’nci Dünya Savaşı’nda Nazi’lerin Londra’da bombaladığı, yıktığı bir kütüphanenin fotoğrafını da Çerkezköylülerle paylaştı. Bir insanın hayatında görebileceği bundan daha güzel fotoğraf olmadığını da dile getiren Akın; ‘’2’nci Dünya Savaşı başladığında Naziler Londra’da kütüphaneyi bombalar ama birileri gider yıkıntı halindeki kütüphanenin raflarından okuyacakları kitapları almaya devam ederler. Savaş, açlık, ölüm. Ama yine de kitap okunacak. Eğer sizler için hayat geleceği aydınlık yaşanılacak güzel bir yerse, bunu kitap okuyanlara borçlusunuz. Yok eğer sizler için hayat geleceğinin ne olacağı belli olmayan, karanlık bir yerse bunu da kitap okumayanlara borçlusunuz” diye konuştu.

 

“DURUŞUYLA DA İNSANLIĞIN GELECEĞİNİ AYDINLATIR”

 

Akın, 2’nci Dünya Savaşı başladığında Nazilerin Paris’i işgal ettiğini anımsatarak; “Paris işgal altında. Her yerde gamalı haçlar. Alman orduları Paris’e girdiğinde, Paris’te dükkanı olan her esnafa  ‘bundan böyle dükkanı olan her esnaf dükkanının bir köşesine Mussolini’nin afişini asacak, karşı tarafına Hitler’in afişini asacaksın’. Bir kitapçının önünde duruyorlar. Kitapçı kaldırıma çıkıyor. 2 afişi verip ‘asacaksın, yarım saatin var’ derler. Kitapçı ‘ben bunu yapamam. Bunlar insanlık düşmanı. Bunlar kendi gibi düşünmeyen insanlara tahammül edemeyen diktatörler. Ellerimle, insanları katleden, kitapları meydanlarda yakan 2 diktatörün afişini kitapçı dükkanına asamam’ diye düşünür. Kitapçının aklına evdeki karısı ve çocukları gelir. Çaresizlik içinde Mussolini’nin afişini asıyor. Hitler’in afişini de asıyor. Vitrindeki bütün kitapları boşaltıyor. Hiçbir kitap bırakmıyor vitrinde. Ne dükkanı olduğu, ne satıldığı anlaşılsın diye afişlerin ortasına bir kitap koyuyor. Kitap Victor Hugo’nun. Kapağında da adı yazıyor ‘Sefiller’. Kitap sadece içeriği ile değil, duruşuyla da insanlığın geleceğini aydınlatır” dedi.  1940’lı yıllarda savaş sırasında Paris’te okumak için bulunan Türklerin de bulunduğunu söyleyen Akın “Savaş başladı. Öğrenciler biz Türkiye’ye geri dönelim diyorlar. Ama nasıl dönecekler? Uçaklar uçmuyor, trenler çalışmıyor, karayolu çok tehlikeli. 2’nci Dünya Savaşı’nda Türk öğrenciler Paris’te tıkılıp kaldı. Aralarından biri diyor ki ‘İsviçre tarafsız ülke, savaşa girmedi. İsviçre’ye doğru patika yolları gösteren bir harita bulurum, bir de bisiklet alırım. İsviçre’ye giderim, gerisi kolay’. Dediğini yapıyor o öğrenci. 10 gün pedal çevirerek 2’nci Dünya Savaşı’ndan kaçıp kurtuluyor. O öğrenciyi hepiniz tanıyorsunuz: Cahit Sıtkı Tarancı” diye konuştu.

 

‘’OKUMAK SADECE BİZE ÖZGÜDÜR’’

 

Akın, her insan dünyaya geldiğinde aklının sabahın ilk ışıklarında doğan güneş gibi olduğunu belirterek; “Güneş zamanla yükselir. İnsan hayatı yol alır. Yaşımız büyür ve güneş en yukarıdayken aydınlığın en ortasında durur ve insan oluruz. Aklı kullanmak ibadetlerin en yücesi ve büyüğüdür. Aklı kullanmanın yolu da okuma, okumak sadece okumaktır. Yeryüzünde bilinen canlılar arasında insan okuyan canlıdır. Okumak sadece bize özgüdür, başka hiçbir canlıda yoktur. Çünkü biz hayatımızın ilk nefesinden itibaren o ışığı yukarı alıp, en tepedeyken cehaletin gölgelerinden kurtulmak zorundayız. Ancak o zaman insan oluruz” dedi. Kutsal kitabımız Kur’an’da oruç sözcüğünü karşılığının ‘siyam’ olduğunu belirten Akın “Anlamı Arapça kendini tutmaktır. Ama siyam sözcüğünün Arapça başka bir anlamı daha vardır. O da ‘gün içinde güneşin en tepede olduğu an’dır. Güneş gün içinde en tepedeyken dünyada gölgeler olmaz. Oruç tutmak, bilginin ışığını en yukarı alarak, okuyarak cehaletin, bilgisizliğin karanlığından kurtulmaktır. Kutsal kitabın ilk emri ‘oku’dur. Meddah bir saate bin kitabın ışığını sığdırır” dedi.

 

‘’FİKİRTEPE’DEN TOPLUM DÖNÜŞTÜ’’

 

“’Hakimiyet milletindir’ sözünü ilk kez Mustafa Kemal Atatürk’ün dile getirdiğini anımsatan Sunay Akın; ‘Meclisi açmalıyız, demokrasiyi getirmeliyiz’ diyor. Arkadaşlarıyla şehrin dışında toplandıkları yere bir ad koyuyor, arkadaşları ile şifre. Ve o ad bugün İstanbul’un bir semti. Neresi diye sormayacağım, çünkü bilen yok. Yurt dışında böyle bir yer olsa bilinirdi ama biz bilmiyoruz. O semtin adı Fikirtepe. Fikirtepe denince aklınıza ne geliyor, kentsel dönüşüm’’ dedi.  Fikirtepe’den toplumun dönüştüğünü kaydeden Akın; ‘Hakimiyet milletindir’ sözü orada doğdu. Fikirtepe’ye bu adı koyan vatan şairimiz Namık Kemal. Ruhu şad olsun. Namık Kemal’in hayatı sürgünlerde, acılar içinde geçti. Ölüm döşeğinde. Arkadaşlarından bir kitap istiyor. Açıyor bir sayfasını. Bir sayfasını açıp bir paragraf okuyor. Biraz dinleneyim diyor. Kitabı açık bir şekilde yastığına koyuyor. Başı kitaba doğru düşüyor ve son nefesini veriyor. Ölümünden birkaç saniye önce sayfalarını okuduğu kitabın adı: Sefiller”  dedi.

 

TARİHİ TARİH YAPAN SİYASET, GÜÇ, İKTİDAR DEĞİLDİR, SADECE İNSANDIR

 

Akın 1900’lü yıllarında Abdülmecit Efendi tarafından yapılan ‘Kitap okuyan kadın’ tablosunu da Çerkezköylülerle paylaştı. Abdülmecit Efendi’nin son halife olduğunu anımsatan Akın; ‘’ Demek ki Osmanlı ile Osmanlıspor’u karıştırmayacaksınız. Ülkemizin içine düştüğü hastalığın ası Alzheimerdır. Nerden geldiğimizi bilmiyoruz, nereye gideceğimizden haberimiz yok. Müzeler toplumların hafızasıdır. Ama biz dah kendi aydınlanma tarihimizin, insanlık tarihimizin farkında bile değiliz. Ne Fikirtepe’yi biliyoruz, ne de halife Abdülmecit Efendi’nin yapmış olduğu bu tabloları biliyoruz” dedi. Osmanlı’daki heykel öykülerinden kısa kesitler sunan Sunay Akın “Biz bu bilginin ışığına hakim olsaydık cehaleti cumhuriyetin güzel heykeline düşman ettirmezdik. Tarihi tarih yapan siyaset, güç, iktidar değildir, sadece insandır” dedi. 1861 yılında ilk bilim dergisini çıkaran Mehmet Münip Paşa’yı da tanıtan Akın “Bugün İstanbul’da Miniatürk olarak bilinen o oluşumun 150 yıl önce insanlık tarihindeki ilk düşüncesini ortaya attı. 90 yaşında öldü, hayatı boyunca yazdı ama biz onun yazdığı bilginin ışığından mahrumuz” dedi.

 

AKIN, BÜYÜK KÜÇÜK HERKESİ KENDİSİNE HAYRAN BIRAKTI

 

Eşsiz anlatımıyla büyük küçük herkesi kendisine hayran bırakan Sunay Akın, etkinlikte tarihte yaşanmış olayları ve günlük yaşamdan ilginç ayrıntıları, kendine has üslubu ile izleyicilere aktardı.  Dünya'nın en güzel ibadethanesinin İstanbul'daki Defterdar Mahmut Efendi Camii olduğunu söyleyen Sunay Akın, “Dünya'da en üst noktasında bilgi ve aydınlanma araç gereçleri olan hokka ve kalemin olduğu tek ibadethaneyi biz yaptık. Mahya ışıklarını da Dünya'ya biz kazandırdık. Batının Noel ışıkları varsa bizim de Mahya ışıklarımız var. İslam kültürleri arasında mahyanın doğduğu yer, İstanbul'dur. İki minare arasına ateşle yazı yazmak, ateşle gökyüzüne yazı yazmak bizim kültürümüze aittir” dedi.

 

‘’HER FARKLI DÜŞÜNCE BİZİM ZENGİNLİĞİMİZ’’

 

Bir toplumda herkes aynı şeyi düşünüyorsa o toplumda kimse bir şey düşünmüyor demektir diyen Akın; ‘’ Farklı farklı düşüneceğiz. Her farklı düşünce bizim zenginliğimiz ve güzelliğimizdir. Çünkü her bir farklı düşünce, birer enstrümandır. Her enstrüman güzeldir. Demokrasi, farklı enstrümanların bir araya gelmesiyle kurulan en güzel orkestradır” diye konuştu.  Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin 1923 ile 1950 yılları arasında Eskişehir'deki uçak fabrikasında 374 adet uçak ürettiğini, dünyada kendi uçağını üreten 5'inci ülke olduğunu paylaşan Sunay Akın, “Kağnıyla istiklalini kazanan bir millet, 10 yıl sonra yaptığı uçağın gövdesine o kağnıyı resmetmiştir. 50 yıl sonra yerli otomobilini üretmiştir. Birilerinin durmadan saldırdığı, durmadan kötülemeye çalıştığı 1930'lu yılların Türkiye Cumhuriyeti işte budur” dedi.

 

AKAY ÇİÇEK TAKDİM ETTİ

 

Gecenin sonunda Çerkezköy Belediye Başkanı Vahap Akay, yaşattığı bilgi dolu gece için Sunay Akın'a teşekkür ederek çiçek takdim etti.

 

Haber / Şaban KARDEŞ- Hilal ÇARIKÇI

 

 

 

 

 

 


0282 726 91 91
0282 747 65 10