Çerkezköy TSO'dan 'Deneyimsel tasarım öğretisi kim kimdir' semineri

Seminerde eğitimciler yaptıkları bilgilendirmede, Katılımcıların, kendilerini, eşlerini, çocuklarını, arkadaşlarını, müşterilerini tanıyabilme ve daha iyi iletişim kurabilme becerilerini desteklemek.Neden Kim Kimdir Semineri?Değişen dünya şartlarında, değil komşumuzu kendi çocuğumuzu tanıyamaz olduk.Kalabalıklaşan dünyada sadece birbirimizden değil, kendimizden uzaklaşır olduk.Karşımızdakini dinlemeden biri bizi dinlesin istedik.Birilerini anlamaya uğraşmadan anlaşılmak istedik.Hayat bizim etrafımızda dönsün istedik.Tüm bunların neden olduğunu anlamak için,Kimsenin bize karşı olmadığını,Herkesin  kendi tarafında olduğunu anlayabilmek için Ailemizle aynı evde yaşar değil, aynı hayatı paylaşır olmak için İlişki kalitemizi arttırabilmek için,İletişimle ilgili her zaman, her yerde ve herkes için geçerli olan bilgileri öğrenebilmesi için,kim kimdir Seminerinin önemli olduğunu vurguladılar.

DENEYİM ÖNEMLİ

İlk olarak deneyimsel tasarım öğretisi ile ilgili kavramlar konusunda söz alan eğitmen Dr. Dilek Sinç, deney ve deneyim arasındaki farktan söz ederek, “Deney ile deneyimi ayırt ediyor olabilmemiz gerekiyor. Deney  gerçek olmayan bir süreç. Deneyim ise bir olayın başarılı veya başarısız bir şekilde sonuçlanmasıdır. Hangi sebebin hangi sonucu getirdiğini bilmek demektir" dedi. İnsanın bilinçli bir boyutta aslında neyin doğru ve neyin yanlış olduğunu bildiğini dile getiren Sinç, “İnsanlar doğru olanın farkında fakat hayatında bu doğruları uygulayamıyor. Harekete geçemiyor. Bir olayın sonucu ancak deneyim ile öğrenilebilir. Dolayısıyla deneyim önemli” dedi.

 HER İNSANIN BİR EGOSU VAR

Deneyimsel tasarım öğretisine göre her şeyin bir kuralı bulunduğunu da belirten,  Dr.Dilek Sinç, “Bazı insanlar ilişkilerinde mutlu fakat iş hayatında mutsuz, bazı insanlar ise tam tersi bir durum olarak ilişkilerinde mutsuz ve iş hayatında mutlu. Bu konu ile ilgili araştırma yapıldığında şu fark ediliyor, insanlar benzer şeyleri uyguladıklarında benzer sonuçlarla karşılaşıyorlar” dedi ve İnsanın hata yaptığına inanmasının da zor olduğunu, çünkü her insanın bir egosu olduğunu da belirterek,  “Öncelikle bulunan yerin neresi olduğuna karar verilmesi gerekiyor. Neyin ne kadar doğru ve neyin ne kadar yanlış yapıldığına karar verilmeli. Deneyimsel Tasarım Öğretisine göre insan her yerde insandır. Üst düzey yönetici olduğunuzda veya herhangi bir işçi olduğunuzda, size sertifika verildiğinde ilişki problemleriniz çözülmüyor. Kendimizi sorgulamamız gerekiyor. Bu hayatta ilerlemek istiyorsak önce gerçek problemi bulmalıyız. Problemi bulamadığımız sürece ilişkilerimizde, iş konusunda ve hiç bir konuda ilerleyemeyiz”diye konuştu.

 HİÇ KİMSE ANNE VE BABA GİBİ DAVRANMAZ

 Eğitmen Şengül Barın’da, “İnsanlar kendi hayatlarında ve ilişkilerinde belli başlı şeyler ister. İnsanlar beğenilmek ister, takdir görmek ister, ailesi ve arkadaşları tarafından sevilmek ister. Çok iyi niyetli bir yaklaşım gibi gözüküyor değil mi herkesin amacı aynı. Herkes bu kadar iyi niyetliyse, herkesin amacı aynıysa ilişkilerimizde problem ve çatışmayı neden yaşıyoruz”dedi. Barın “ Bir insanın aynı şekilde davranmaya devam ettiği sürece farklı bir sonuç beklemesinin mümkün olmamaktadır. Küçükken aileleri tarafından el bebek gül bebek yetiştirilen çocukların insan ilişkileri veya iş hayatında uyum sağlama konusunda zorlanmaktadırlar. İnsanlar gerçek hayatta ekmeğini kazanırken iş hayatında yer edinmeye çalışırken zorlanıyor. Çünkü kimse anne ve baba gibi davranmıyor.  İşin özünde birey hayata atıldığında deneyimsel tasarı mutlaka yaşıyor” dedi.

 PROBLEMİ ÇÖZMEK YİNE BİZİM ELİMİZDE

Şengül Barın, Bir insanın aslında problemi çözme konusunda sıkıntı yaşamadığını da belirterek, “Bizim problemi kabul etme konusunda bir sıkıntımız var. Problem kabul edildiğinde sorunu kabullendiğimizde ve kendimizi sorguladığımızda çözüm zaten kendiliğinden oluşuyor. Deneyimsel Tasarım Öğretisi kim kimdir bize problem karşısında kaybolmamayı, devrilmemeyi öğretiyor. İçinde kaybolmadan probleme çözüm yolu bulmayı öğretiyor. Ya problem çıkaran taraf olursunuz ya da problemi çözen taraf.Bu nedenle bir birimizi tanımalıyız ki sorun yaşanmasın. İlişki kurduğunuz insanı mutlaka tanımak zorundasınız. Herkesin bakış açısı birbirinden çok farklı olabilir önemli olan bu farkı bilerek anlaşmayı sağlamak. Bir birini tanımak.Anladığım bir şeyi kabul edemem, kabul edemediğim bir sorunumu da çözemem derseniz, karşı tarafı suçlamak insanı anlık olarak rahatlatır.Bu en kolayıdır. Önemli olan kendi hatalarımızı kabul edip, çözüm yoluna gidebilmemizdir. İlişkide mutlu olmak istemek hepimizin en doğal hakkıdır. Fakat ortada bir acı varsa zarar varsa kendinizi ötekileştirilmiş yada kaybolmuş gibi hissediyorsanız bunda bir  yöntem hatası var demektir. Çözemediğimiz bir problem çekilmez olur.Dolayısıyla  problemi çözmenin yolunu arayarak çözümlenmesi gerekiyor ve çözümde yine bizim elimizde”diye konuştu.

Haber/Seyit SÜREN