Mehmet Uz


NEREDEN BULDUN! (2)

Seçim sonrası CHP li Belediye başkanları Ö. ÖZEL in isteğini yerine getirmek için artık hiçbir mana ifade etmeyen mal beyanlarını açıklıyorlar.


       Ancak her zaman olduğu gibi atı alan Üsküdar ı geçti artık. Gelecek seçime kadar her şey unutulacak, kimse bir şey hatırlamayacak nasılsa. Mal beyanı verenler samimi olsalar; Beyan ettiği malı hangi tarihte, hangi yoldan edindiğini, edinim süresindeki kazancını ve ödediği vergi tutarını da açıklaması gerekmez mi? Özellikle daha önce milletvekilliği veya belediye başkanlığı yapanların ilk görevlerine gelirken verdiği mal beyanı ile bu günkü mal beyanı yan yana konması lazım ki vatandaş mal beyanında bulunan kişinin görevi sırasında ne yapıp yapmadığını mal beyanındaki değişimden görebilsin. Bu bilgileri içermeyen mal beyanlarını seçmen kabul ederse, belediyelerde asılı duruyor, sağcısı, solcusu istemediği kadar var. Seç beğen al misali. Ben bu tür beyanları gerçek ve samimi bulmam, seçmen aldatmaya, kandırmaya  yönelik, TÜİK in enflasyon oranları gibi, makyajlanmış beyanlar olarak görürüm.

   

  Konunun daha net anlaşılması için şöyle bir örnek düşünebiliriz: Belediye başkanlarından biri yüklü bir mal beyanında bulunmuş olsa. Beyan ettiği mal varlığının “babasından miras” kaldığını söylese. Seçmen avlamaya yönelik kağıt üzerinde mal beyanı verilmiş olur. Ancak, gerçek öyle olmayabilir. Çünkü babamdan kaldı demek yeterli bilgi içermiyor. Miras kaldı diyorsa babası malı ne zaman, nasıl edinmiş sorularının da cevap bulması gerekir. Malın gerçek sahibi belki belediye başkanının kendisidir, malı babasının üzerine almıştır, nasılsa miras olarak yine kendine kalacaktır, olamaz mı? Kesinlikle olur, hatta kim bilir kaç belediye başkanı bu veya benzer formüller ile ne mal sahibi olmuştur. Bu kadar imar ve ihale rantının yaratılıp paylaşılması sonucu servet transferi yapılmasına rağmen yargı önünde yapılanın hesabını veren belediye başkanı olmamasının sihirli formüllerinden biri de budur. İşte bu formülle servet transferi yapılması; vekillerin kaldırdıkları parmaklarla “nereden buldun” yasasının yürürlüğe girmesini iptal etmesi sayesinde olmaktadır.

   

  Belediyelerde oluşturulan ve saat gibi tıkır tıkır işleyen, imar ve ihale rant düzeninin yıkılması  için, öncelikle yazı dizimizin 1.bölümünde aktarmaya çalıştığım “Nereden Buldun” yasasını tekrar yürürlüğe girmesinden başka bir yol göremiyorum. Aksi taktirde; yapılanın yapanın yanına kar kaldığı ve akıl almaz servet transferi yapılan bir ortamda, hırsızı bırakıp, hırsızı gösteren suçlanırsa,  bu harami düzenin değişmesi imkansız olur. Çünkü haramilerin ideolojisi, omurgası yoktur. Her an her partiye sızarak düzenlerini devam ettirebilirler, ettiriyorlar. Bunların hayat felsefesi her seçim sonrası kral öldü,yaşasın yeni kraldır. Okurların artık; nereden buldun yasasının neden, kimler tarafından, nasıl önce birkaç kez ertelenerek, sonra tümden kaldırıldığını daha iyi görmesi ve anlaması gerekiyor. Harami Ya Allahla veya Atatürk le aldatarak çalıyor, ama her türlü çalıyor işte.

  

  Anlatmaya çalıştığım kanunu yapanların, kendi ve yandaşlarına sorun yaratabileceğini gördükleri zaman tornistan yaparak yolsuzlukları bitirebilecek bir yasayı bile nasıl yok ettiklerinin hikayesidir. Millet olarak kıramadığımız kısır döngü işte bu hikayenin tam da merkezindedir. Örneğin, gece yarısı operasyonlarıyla maaşlarına artış getiren önergeyi göz açıp kapayana kadar kısa bir sürede yasalaştıranlar, 309 eski vekilin peşin olarak aldığı üç aylık maaşın çalışmadığı iki aylık kısmını iade etmesi için kıllarını bile kıpırdatmıyor. Ceylan derisi koltuklarda sırıtarak sadece seyrediyorlar.

  

   Bir başka örnek; muhalefet milletvekillerinden biri Kurban Bayramı ikramiyesinin asgari ücret seviyesinde olması için kanun teklifi verdi. Olmayacağı bilinerek, dostlar alış verişte görsün misali adeta milletle dalga geçer gibi gündeme getirilen bir tekliftir. Sayın vekil bırakın bunları; siz önce 309 vekilin peşin aldığı üç aylık maaşın çalışmadığı iki aylık kısmının geri iadesi için kanun teklifi verebiliyor musunuz? Ya da asgari ücret ve emekli maaşlarının milletvekili maaşına endekslenmesi için bir kanun teklifi verebiliyor musunuz? Hayır, vermiyorsunuz, veremezsiniz. Çünkü yanlışlıkla o teklif meclisten geçer de özlük haklarınızdan kaybederiz diye korkuyorsunuz.    Gelelim zurnanın zırt dediği yere: O büyük halk şairinin dediği gibi kabahat sende demeye dilim de varmıyor ama kabahatin çoğu sende be canım kardeşim. Yalan söylüyorlar, seni kandırıyorlar. Biliyor, itiraz etmiyor, dayatılanı yapıyorsun. Sonra da kurtarıcı bekliyorsun. Kurtarıcının sadece kendin olabileceğinin farkında bile değilsin hala. Bak şimdi; yeni seçimden çıktık, siyasiler oy almak için yanınıza geldi, elinizi sıktı konuşma yaptı. Mesela hanginiz kalkıp yeni seçilen Belediye Başkanına peşin aldığı vekil maaşının çalışmadığı kısmını neden iade etmediğini sordu? Sormadınız.

 Sormadınız ama şimdi kahvehane köşelerinde açıklanan mal varlığının dedikodusunu yapıyorsunuz. Olmaz, doğru değil, böyle olmaz. Eğer zamanında yüzüne karşı bu soruyu sormuş olsaydınız (o paraya ihtiyacı da yokmuş zaten) belki iade ederdi. Sizde vatandaşlık görevini yapmış olmanın verdiği huzurla dört dönem vekillikten sonra belediye başkanlığı yolunu hangi gerekçeyle açtıklarının hesabını sormak için CHP genel başkanı Ö. ÖZEL ve parti meclisi üyelerinin yolunu gözler diniz. Vekillere dokunmayın onlar şimdi kurultay pişmanlığı içinde yeni yönetimle aralarını düzeltip ceylan derisi koltuklarını koruyup kollama peşindeler. Hayırlısı olsun!..

0282 747 65 10