Selim Çoraklı


Hz. Hüseyin’in (ra) Misyonu

“Ben ölümden korkan birisi değilim. İzzete kavuşma ve hakkı ihya etme yolunda ölüm, ne kadar da kolaydır. İzzete kavuşma yolunda ölüm ebedi bir hayattır. Zilletle yaşamak ise bir ölümdür. Beni ölümle mi korkutuyorsun? Heyhat! Benim ölümden korkum yoktur. Benim nefsim ölüm korkusuyla zillete boyun eğmeği kabul etmekten daha büyüktür ve himmet ve hamiyetim bu gibi şeylerden çok daha yücedir. Beni öldürmekten başka bir şeye gücünüz yeter mi? O hâlde merhabalar olsun Allah (cc) yolunda ölüme. Sizin benim azamet, izzet ve şerefimi yok etmeye asla gücünüz yetmez...”


Bu söz şehitler sultanı Hz. Hüseyin’e (ra) ait. Bu söz bütün ihtişamıyla Hz. Hüseyin’in nasıl bir ruha sahip olduğunu ortaya koyuyor. 

Bilindiği üzere Muharrem ayı ve bu ayın 10. gününde Peygamber Efendimizin (sav) en sevdiği torunlarından biri olan ve hakkında “Hüseyin bendendir ve ben Hüseyin’denim.”dediği Hz. Hüseyin (ra) Kerbela’da Yezid’in adamları tarafından şehit edildi. 

O’nun Kerbela’da ailesiyle birlikte şehit edilmesi belki de İslâm tarihi içerisinde en trajik olaylardan biri olmuştur. 
Kerbela şehidi ve şehitler sultanı Hz. Hüseyin (ra), peygamber misyonunu yeniden hâkim kılmak için 72 kişilik sayısı küçük ama tarihin en kahraman ordusuyla emsali görülmemiş bir büyük fedakârlık ve yiğitlik destanını gerçekleştirmiştir. 

Hz. Hüseyin (ra) misyonunun ne olduğunu şöyle ifade ediyordu: 

“Ey insanlar! Bilin ki, Beni Ümeyye oğulları Allah'ın (cc) itaatini terk edip Şeytan'ın itaatine sarıldılar. Fesadı yayıp ilâhî sınırları tatil ettiler. Allah'ın (cc) haramını helâl, helâlını da haram ettiler. Ben Müslüman toplumu hidayet etmeye ve onlara önderlik yapmaya ceddimin dinini değiştiren fasitlerden daha lâyığım. Eğer Hz. Muhammed'in (sav) dini, benim kanım yere dökülmeden hayatını sürdüremeyecekse, ben şehadete hazırım.”

Dediği gibi de yapmış ve hakkın hatırını yüksek tutmak için şehitliğe koşmuştur.

Hüseyni bir kıyamı başlatarak çağlar ötesine de mesaj veren Hz. Hüseyin (ra) şehit düştüğünde elli yedi yaşındaydı. 
Hz. Hüseyin (ra) Ehl-i Beyt mektebinin bir imamı olarak hak ve haksızlıklara tahammül etmesi mümkün değildi. Bunun için Hüseyni bir kıyamı ortaya koymak ve gelecek nesillere örnek olması kaçınılmazdı. Bu sebeple Hz. Hüseyin’in (ra) gerçekleştirdiği kıyamının temeli, iyiliği emretmeyi ve kötülükten sakındırmayı yeniden cemiyet hayatında tesis etmek olmuştur. 

Aslında böyle bir görev sadece imamlara düşen bir vazife değil, bütün Müslümanların kaçınılmaz sorumluluk alanıdır. Meseleye sırf Allah (cc) rızası için yaklaşan Müslümanların böyle bir görevden kaçmaları asla düşünülemez. Bu sebeple güç ve devletin salih olmayanların elinde olduğu ve zalimliklerin yürüdüğü her toplumda, her çeşit bozgunculuk ve ayrımcılığın alt yapısını değiştirmek için inananlara görev düşmektedir. 

Hz. Hüseyin’in (ra) Kerbela kanalıyla bütün Müslümanlara göstermek istediği de budur ve büyük imam bu hususta şunları söylemektedir: 

“Ben beyhude ve bencil bir çabayla bozgunculuk ve zulmetmek için kıyam etmedim. Ben sadece ceddimin ümmetinde ıslah yapma talebiyle ayaklandım ve iyiliği emretmek, kötülükten sakındırmak ve ceddim Resulullah (sav) ve babam Hz. Ali’nin (ra) hayat yöntemine göre amel etmeyi istemekteyim.”
Hz. Hüseyin’in (ra) kıyamının bir yönü de, “Yönetici ve devleti idare eden kim olursa olsun ve ne kadar kötülük yaparsa yapsın yine de Allah’ın halifesidir ve kendisine itaat edilmesi farzdır” gibi Müslümanlar arasında yaygın olan yanlış düşünceyi ortadan kaldırmak ve zalim yöneticilerle mücadele etmekti. Onun kıyamı bu açıdan başarılı olmuş ve hakikatin peşinde olanlar için İslâm’ın çehresi görünür kalmıştır.

Hz. Hüseyin (ra) Kerbelâ’ya bilerek ve her şeyi göze alarak gitmiştir. Çünkü yaşadığı dönemde tasvip etmediği bir yönetim vardı ve böyle bir yönetime biat etmemişti. 
Yezid'in, halife tayin edilmesi, kişilerden Allah'ın (cc) hâkimiyetine dille inanmalarının istendiği ısırıcı meliklik döneminin en zirve noktalarından biridir. Bu dönemde yöneticiler adaletin yerine zulmü benimsediler. Yöneticiler meşru olanla gayri meşru olanı birbirinden ayırmadılar ve lüks ve israf aldı yürüdü. Politika artık ahlâktan yoksun hale gelmişti. Devletin gelirlerinin tümü, sıradan bir postacıdan devlet yöneticisine kadar herkesin harcayabildiği ölçüde bir zevk ve eğlence aracı haline geldi. 

Hz. Hüseyin (ra), bu dönemde olanları şöyle dile getirmişti: 

“Olup bitenleri görüyorsunuz. Dünyanın rengi değişti; tümüyle faziletten yoksun hale geldi. Yalnızca her iyiliğin tortusu kaldı. Dikkat! Görmüyor musunuz? Hak ve doğru, yerin altına gönderildi. Bilerek batıl işler peşindeler. Kötü gidişi önleyecek kimse kalmadı. Zaman, her mü'minin Allah uğrunda hakkı savunma zamanıdır. Şehit olmak istiyorum. Zalimlerle bir arada yaşamak zulmün ta kendisidir.” 

O şehit oldu ve gelecek nesillere de şehitliğin ne için olmasını gösterdi. İnşallah bizlerde Hz. Hüseyin’in (ra) açtığı bu kutlu yoldan giderek Peygamber misyonunu üstlenen gerçek birer Müslüman oluruz. 

Bu vesile ile ciğerleri dağlayan Kerbela hâdisenin gerçek sebebinin nesillerimize aktarılmasını diliyor ve bütün Müslümanların Hüseynî kıyamın şuuruna varmalarını Rabbimden istiyorum.  

0282 726 91 91
0282 747 65 10