CHP'li gençler Uğur Mumcu'yu andı

Cumhuriyet Halk Partisi(CHP) Kapaklı İlçe Gençlik Kolları, 24 Ocak 1993'te bombalı bir suikast sonucu yaşamını yitiren Gazeteci Yazar Uğur Mumcu'yu ölümünün 25. yılında düzenlediği bir pr

Kapaklı 25.01.2018 21:06:00 0
CHP

ANMA PROGRAMI DÜZENLENDİ

 

Gazeteci Yazar  Uğur Mumcu'nun 25. ölüm yıldönümü dolayısıyla Cumhuriyet Halk Partisi Kapaklı Gençlik Kolları, ilçe teşkilatı binasında anma programı düzenledi. Programa Kapaklı Belediye Başkanı İrfan Mandalı, CHP İlçe Başkanı Kenan Seçkin, CHP Kapaklı Kadın Kolları Başkanı Zeliha Firidin, CHP İlçe Gençlik Kolları Başkanı Yasin Eski, CHP belediye meclis üyeleri Nalan Çolak, Muzaffer Yıldıran ile partililer katıldı.  Program saygı duruşu ve İstiklal Marşı’nın okunması ile başlarken, ardından ise Uğur Mumcu'nun belgesel gösterimi gerçekleştirildi.

 

PALTOSU ÜZERİNDE, GÖZLÜKLERİ GÖZÜNDE

 

Programda CHP İlçe Gençlik Kolları Başkanı Yasin Eski Gazeteci Yazar Uğur Mumcu’nun hayatından kesitler verdi. Eski “  Uğur Mumcu’nun 25’inci ölüm yıl dönümü anma etkinliğine hoşgeldiniz. Aynı zamanda bundan 16 yıl önce Mustafa Kemal Atatürk ilkelerinin düşmanı kişiler tarafından katledilen Gaffar Okan’ı da saygıyla anıyoruz. Gazeteciliğin şöyle bir tanımı vardır; Gazetecilik birilerinin yayınlanmasını istemediği haberleri yazmaktır; gerisi halkla ilişkilerdir.  Birilerinin yayınlanmasını istemediklerini araştıran, soruşturan, yazan, yayınlayan bir gazeteciydi Uğur Mumcu.

 

Karşılığında ödeyeceği bedelin farkındaydı. Uğur Mumcu 24 Ocak 1993 Pazar sabahı karlı sokaktaki evinden çıktı, arabasına yürüdü. Ardından gelen eşi Güldal Mumcu 3 el patlama sesi duydu. Ortalığı kaplayan duman biraz dağılınca, karların üzerinde yatan bedeni gördü. Paltosu üzerinde, gözlükleri gözünde… Cenazenin başında konuşma yapan Cumhuriyet Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni İlhan Selçuk “Kanı yerde kalmayacak demek bir anlam taşımıyor” diyordu. Onun savunduğu fikirlerin yaşatılması gerekir, Söz veriyor musunuz? O anda Evet diye haykırmak ne kolaydı. Dönemin Başbakan yardımcısı Erdal İnönü ise “Bir daha böyle cinayetlerin işlenmeyeceğini göstermek devletin namus borcudur” demişti” dedi.

 

KATİLLERİ BULUNAMADI

 

25 yıl geçmesine rağmen Mumcu’nun katillerinin bulunamadığını kaydeden Eski “ Uğur Mumcu’nun oğlu Özgür Mumcu, 2011 yılında verdiği bir söyleşide borcun faturasını hatırlatmıştı. “Muammer Aksoy’un katili bulunsa babam ölmez, Babamın katili bulunsa Hrant Dink hayatta olurdu” demişti.

 

Cinayetin aydınlatılması için Mumcu'nun ailesi devletten daha çok çaba gösterdi. Vakıf kurdular, rapor hazırlattılar, açılan davaya müdahil oldular. Ama karşılarında ki duvar mıh gibi çakılmıştı yerine, bir türlü oynamıyordu. O duvarın arkasına saklananların adresi belliydi. Uğur Mumcu’nun yazıları. Adaleti kalemi ile savunacağı o günlerden belliydi. Yunus Nadi ödülünü kazanan “Türk Sosyalizmi” başlıklı makalesi Cumhuriyet Gazetesi'nde yayımlanan ilk yazısı oldu. Ama hepimizin bildiği üzere adaleti savunmakta, yazmakta ülkemizde cezasız kalmıyor. 12 Mart Dönemi'nde sarf ettiği “Ordu uyanık olmalı” sözleri “Orduya hakaret etmek olarak değerlendirildi, gözaltına alındı. 7 yıl hapse mahkum edildi. Bir yıl Mamak Askeri Cezaevi'nde yattı. Cezası Yargıtay tarafından bozulunca serbest kaldı. Dışarıdaydı ama cezası son bulmamıştı. Askerliğini 1972-1974 yılları arasında Ağrı'nın Patnos İlçesi'nde sakıncalı piyade eri olarak yaptı. Onun için gazetecilik siyasi mücadelenin bir parçasıydı, akademiyi bırakıp tamamen basına yöneldi. Altan Öymen’in teklifiyle Anka ajansında çalışmaya başladı, ardından İlhan Selçuk’un çağrısıyla Cumhuriyete geçti. 1975te Altan Öymen ile birlikte Süleyman Demirel’in yeğeni Yahya Demirel’in mobilya yolsuzluğunu ortaya çıkardı. Böylece “Hayali İhracat” Türkiye’nin Lügatına girdi. 1980’ler boyunca terörün silah kaçakçılığı ile bağlantısını araştırdı. Pkk ve asalayı inceledi.  Mehmet Ali Ağca’nın Papa’ya suikast girişiminin ardından Ağca’nın mafya ilişkileri üzerine çalıştı. 1983 yılında Ağca ile cezaevinde röportaj yaptı. 1987 yılında yayımladığı kitabının adı olan “Rabıta” çalışmalarının ana tuğlalarından biriydi. Aslında geleceği okuyordu. 1962 de Suudi Arabistan liderliğinde kurulan Dünya İslam Birliği Örgütü Rabıta’nın Müslüman Kardeşler eliyle Orta Doğudaki İslamcıları ABD saflarına nasıl çektiğini belgeliyordu.

 

“YAŞASAYDI 76 YAŞINDA OLACAKTI”

 

Eski “Mumcu 1980’lerde diyanetin yurtdışındaki imamlarının maaşlarını Rabıta'nın ödediğini kanıtlamıştı.  Ölümünden 4 yıl sonra Susurluk'ta bir kamyona çarpan derin devlette  onun kitaplarında isim isim ortaya dökülmeye başlamıştı. Araştırdığı konulardan biri de Din-Siyaset-Ticaret ilişkisiydi.

 

1990 yılında yaptığı bir konuşmada “ Hukuk fakültesinde okuyup ta daha önce imam hatip mezunu olanlara Burs veriyorlar. Burs verilen öğrenciler de sınavsız yargıç ve savcı oluyorlar. 2000 yılına doğru baktığımızda, Vali ilahiyat fakültesi mezunu, emniyet müdürü islamenstütüsü mezunu, Kaymakam İmam hatip mezunu olacak” 28 yıl önce yaptığı bu konuşmasında kelimesi kelimesine haklı çıktı. Ve aynı konuşma da  “Hangi İktidar din sömürüsüne dayandıysa mutlaka yıkılmıştır. Halk din sömürüsünü affetmiyor” sözlerini kullanmıştı. Uğur Mumcunun kaynakları önce insanlardı sonra da belgeler. Türkiye de araştırma eksikliğini defalarca eleştirmiş, “Bizde gazetecilerin çoğu okumaz yazarlar. Daha çok kendi yazdıklarını okurlar” demişti. Okumak, araştırmak, aklına takılanın sonuna kadar peşinden gitmek, söylenen her söze inanmamak, sorgulamak. Bugün Uğur Mumcu’da yok, gazeteciliğin olmazsa olmaz bu ilkeleri de. Mumcu'nun ardından bavullarla gelen belgelerin hiç sorgulanmadan haber olmasını da gördük, yolsuzluk kanıtları karşısında gözünü kapatan habercileri de, kendini hem savcı, hem avukat, hem de hakim yerine koyan gazetecileri de… Bugünün Uğur Mumcu'su kim desek kaç isim sayabiliriz ? Yaşasaydı 76 yaşında olacaktı. Basının halini gördükçe köpürecek, meslektaşlarını yerden yere vuracaktı. Yalnızca kendisine gazeteci diyenlerin değil, bugünün siyasi iktidarının işi de bu kadar kolay olmayacaktı. 25 yıl önce karlı bir ocak sabahı sona erdi yaşamı. Bir keskin kalem, bir kırık gözlük yürekli yiğitlere hatıra kaldı” diye konuştu.

 

“KARANLIK GÜÇLERİN HEDEFİNDE HEP AYDINLAR, YAZARLAR OLDU”

 

Uğur Mumcu’nun zihinlere ve yüreklere kazınmış sözlerinin kaldığını kaydeden Eski “ Bilgi sahibi olmadan fikir sahibi olanlara ya da hafızası genellikle balıktan hallice olmayan ahalimize söyledikleri; Vurulduk ey halkım unutma bizi. Bu çağrı 25 Ağustos 1975 günü Cumhuriyette ki yazısının son satırıdır. 3 gün önce doğum gününü kutlamış, 33 yaşına basmıştı. Şairin yolun yarısı dediği yaşa bile gelmeden bir insan neden böyle bir yazı yazar ki? Aydınlatmayı kutsal bir görev sayan aydınlara bu topraklar da pek hayat hakkı tanınmayacağını bildiği için mi? Yoksa korkusuzca yaşarsa öldürülünce ardından yakılacak yiğidim aslanım burada yatıyor türkülerini hak etmek için mi? Oysa kendi canının derdinde hiç olmadı Uğur Mumcu. Dürüst, yetenekli, yetkin ve korkusuz çok özel bir aydın, müstesna bir kalem ve kelam adamıydı. Paramparça ederek öldürenlerin böylesine derinden kin beslemesinin nedeni elbette düşünceleri ve yazdıklarıydı. Cinayetin gerçek nedeni de asli failler de ortaya çıkarılamadı. Kim öldürdü? Neden öldürdü? Bu iki sorunun yanıtı da aslında yazdığı binlerce yazısının içindedir. Devleti yani halkı soyanlara, silah ve uyuşturucu kaçakçılarına, kara para tetikçilerine, siyasi döneklere karşı hayatı boyunca sürdürdüğü amansız mücadele ona sayısız yerli ve yabancı düşman kazandırdı. Cinayetinin üzerinden tam çeyrek asır geçti. Ama ülkemiz de failleri bulup ortaya çıkartacak güçlü-kararlı bir siyasi irade bir türlü ortaya çıkmadı. Karanlık güçlerin hedefinde hep aydınlar, yazarlar oldu. Teselli sayılmaz belki ama yazar yok edilse de yazdıkları kalıyor. Mumcu yaşasaydı, muhtemelen yine yüce divandan türlü siyasi oyunlarla kaçırılan bakanları yazacaktı. Çeyrek asırda değişen sadece sayın bakan sayısının artması bir de muhterem bakanların gerekirse rüşvetçinin önüne yatma kararlılığı idi. Uğur Mumcu’yu unutmayan bizler asıl şunu unutmamalıyız; Uğur mumcunun ölümü doğruları savunmanın ölümden daha müessir olabildiğini gösteriyor” dedi.

 

“YÜREĞİ ÜLKE SEVDASI İLE DOLUYDU”

 

Eski’nin ardından konuşan Kapaklı Belediye Başkanı İrfan Mandalı, Uğur Mumcu’nun gördüklerini korkusuzca ifade edebilen bir gazeteci yazar olduğunu ifade etti. Yüreği ülke sevdası ile dolu iyi bir ulusalcı olan Mumcu’nun Cumhuriyete inanmış, Atatürkçülüğün, laikliğin yılmaz savunucusu yiğit bir insan olduğunu kaydeden Mandalı “ Karanlıklarla mücadeleyi kendisine ilke edinmiş iyi bir dava adamıdır. “Sakıncalı Piyade” ismi ona çok yakışıyor. ‘Kalpaksız KuvayiMilliyeci’ olarak bilinen Uğur Mumcu’nun varlığından karanlık siyaset yapan,namussuz ticaret yapan insanlar rahatsız oldular. Bundan 25 yıl önce Uğur Mumcu’yu katleden bu karanlık düşünceye sahip insanları buradan bir kez daha şiddet ve nefretle kınıyorum. Atatürkçü düşünce varsa, karanlık, gerici, yobaz düşünce yok olacaktır. Uğur Mumcu ve diğer Cumhuriyet aydınlarımız siz rahat uyuyun. Çünkü Atatürk’ün kurduğu Cumhuriyet sonsuza dek payidar kalacaktır. Bu vesileyle başta Büyük Önder Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaşları, Uğur Mumcu ve tüm aydınlarımızın anısı önünde saygıyla eğiliyorum. Uğur Mumcu’nun ‘Korkak bin kere, cesur bir kere ölür ‘sözlerini unutmadık, asla unutmayacağız” dedi.

 

Haber / Faik Onur KAYA

 


0282 726 91 91
0282 747 65 10