Milli mücadele Çerkezköy'de anlatıldı

Türk Kurtuluş Savaşı'nın başlangıcının 100. yıl dönümünde Çerkezköy Belediyesi ve Türk Ocakları Çerkezköy Şubesi işbirliği ile "Tarihi ve Edebi Yönüyle Milli Mücadel

Çerkezköy 6.10.2019 17:12:00 0
Milli mücadele Çerkezköy

Çerkezköy Belediyesi ve Türk Ocakları Çerkezköy Şubesi işbirliği ile düzenlenen “Tarihi ve Edebi Yönüyle Milli Mücadele” konulu panele Belediye Başkan Vekili Mehmet Şahin Yılmaz, Belediye Başkan Yardımcı Nedim Yılancı, Türk Ocakları Çerkezköy Şube Başkanı Burak Candaş, İyi Parti Çerkezköy İlçe Başkanı Yasemin Erseçkin, STK temsilcileri ve çok sayıda vatandaş katıldı

 

“TÜRK KÜLTÜRÜNÜ GELECEK NESİLLERE AKTARMAKTIR”

 

Çerkezköy Ticaret ve Sanayi Odası Konferans Salonunda Cumartesi günü saat 14.00’de gerçekleştirilen konferansın açılış konuşmasını ise Türk Ocakları Çerkezköy Şube Başkanı Burak Candaş gerçekleştirdi. Türk Ocakları Çerkezköy Şubesi olarak iki yıldır ilçede kültürel alanda hizmet vermeye çalıştıklarını kaydeden Candaş “Her hafta Perşembe günleri ocak başı sohbetlerimizi yapıyoruz. Buralarda günlük veya tarihi, edebi bütün birikimimizi arkadaşlarımızın birikimlerine istifadeye sunuyoruz. Ayrıca bu ve benzeri salon programlarıyla da Çerkezköy’ün geneline hitap etmeye çalışıyoruz. Yine ülkemizin son yıllarda yaşadığı ve yaşamaya devam ettiği olaylar, atlattığı badireler göz önünde bulundurulduğunda 100 yıl önceki milli mücadelenin kutsallığı daha iyi anlaşılır diye düşünüyorum. Onlar can verdiler, baş verdiler ama baş eğmediler. Bizlerin üzerine düşen ise hepsi rahmeti rahmana kavuşan bu kahramanların hatırasına sahip çıkmak, korumak, kollamak, Türk milletimi çağdaş ülkeler seviyesine çıkarmak için durmadan çalışmak, binlerce yıllık Türk kültürünü gelecek nesillere aktarmak. Ayrıca Türkiye Cumhuriyeti’ni ilelebet yaşatmaktır” dedi.

 

İNGİLTERE IRAK’I İSTİYORDU

 

Panelin moderatörlüğünü yapan Kıbrıs Gazisi Emekli Tümgeneral Cumhur Evcil “ 1.Dünya Harbine 30 Ekim 1918’de Mondros Mütarekesiyle nokta koyduğumuzda Halep ve Musul hattında İngilizlerle, Doğu Anadolu’da da Ermenilerle halen savaş halindeydik. O zaman Avrupa’nın hasta adamı diye anılan Osmanlı İmparatorluğu daha savaştan önce İngiliz, Fransız ve Ruslar arasında adeta paylaşılmıştı. İngiltere Irak’ı, Fransa Çukurova, Suriye ve Lübnan’ı alacaktı. Arabistan İngiliz ve Fransızlar arasında nüfus bölgesi olarak görünecekti. İstanbul ve Boğazlar da Rusların olacaktı. İtalya Antalya ve çevresi, Yunanlılar da Büyük Yunanistan’ın peşindeydi. Daha 2 hafta bile geçmeden müttefik donanması İstanbul’a demir attı ve müttefik askerleri de İstanbul’da karaya çıkmaya başlamıştı. Trakya’da demiryollarını hemen kontrollerine aldılar. Her yerde Türk güvenlik güçleri de, polisi jandarması da emirlerine girmişti. Güneyde de Mersin, İskenderun ve Musul’u işgal eden İngiliz ve Fransızlar adım adım Toroslar’a doğru gidiyorlardı. Ateşkes malum ateş kesilecek savaş sona erecekti. Ancak savaş ve işgaller halen devam ediyordu Mondros Mütarekesi imzalandıktan sonra. Zira anlaşmanın 7’nci maddesi çok esnekti. Ateşkesten sonra Yıldırım Ordular Grup Komutanı olan Mustafa Kemal Paşa’nın görevi bitti. 13 Kasım’da Mustafa Kemal İstanbul’a döndü. Boğazdan karşıya geçmek için Haydarpaşa’ya indiğinde onları görünce 5 yıl sonrasını düşünüyor, kurtuluşu görüyormuş gibi ‘Geldikleri gibi giderler’ demişti. Ama kolay değildi bu iş ve 1911’den beri devam eden savaşlarda Osmanlı İmparatorluğu, Türk halkı bütün kaynaklarını aşağı yukarı tüketmişti. Memleketin hali nereden bakılırsa bakılsın gerçekten kapkaranlıktı. Anadolu’dan, Trakya’dan sayıları ne olursa olsun Rum, Ermeni, Kürt, Arap, Çerkez asırlardır yan yana, iç içe yaşayan azınlıklar için şimdi her şeyin tam zamanıydı. Mustafa Kemal Paşa İstanbul’da dostları ve arkadaşlarıyla bu duruma çare aradı.. Önce hükümete girip, hükümette yetkili olup bir çözüm bulmak istedi ama olmadı. Atatürk arzu etmesine rağmen kabineye bir türlü giremedi. Daha sonra zorla kabineye girmeyi düşündüler. İhtilal yapalım, darbe yapalım gibi. Fakat bunu da yaptıkları takdirde zaten İstanbul’a hakim olan müttefikler onların emri altında bunları yapmanın zor olduğu ortadaydı. Hatta imkansız olduğu ortadaydı. Bir tek çözüm kalıyordu, Anadolu’ya geçip mukavemete başlamaktı. En doğru olan da buydu. İstanbul’da kurtuluş planlarını 6 ay müddetçe arkadaşlarıyla yaptığı bu çalışmada ona en çok yardım edenlerden biri de büyük komutanımız Kazım Karabekir Paşaydı. O da Erzurum’a kolordu komutanı olarak atanmıştı. Ve İstanbul’dan ayrılıp Erzurum Kolordu Komutanlığı’na katıldı” dedi.

 

FOTOĞRAFLARLA ANLATTI

 

Panelde konuşan Kazım Karabekir’in kızı Timsal Karabekir babası Kazım Karabekir’in ‘Hür öl, esir yaşama’ sözüne dikkat çekti. Kazım Karabekir’in Kerevizdere Mevkiinde Fransızlarla çarpışırken fotoğrafını paylaşan Timsal Karabekir, babasının o günlerli anılarında “Kerevizdere’den su değil kan akıyordu” sözleriyle anlattığını kaydetti. Brest Litovsk Antlaşması ile Ruslar yurdumuz terk ederken yerlerini ve silahlarını Ermenilere bıraktığını söyleyen Karabekir “Türkler ve Ermeniler kardeş ilişkisi içerisinde yaşarken Rusların 40 yılda yapmadığı zulmü Ermeniler kardeş bildikleri Türklere yaşıyorlar” dedi.

 

“TEK DAĞ BAŞI MEZAR OLUNCAYA KADAR ÇARPIŞACAĞIM”

 

Karabekir “ Babam kurtardığı yerleri“Erzincan, Erzurum, Sarıkamış, Kars ve ötesi” diyerek anlatıyordu. Babam o günleri halk beni karşılıyor. Gülerek beni karşılıyor, dişlerini görecek mesafedeyim. Biraz daha yaklaştığımda ortada bir tuhaflık hissettim. Bu insanlar hiç kımıldamıyordu. Biraz daha yaklaştığım zaman dehşetle gördüm ki her biri Ermeniler tarafından canlı canlı birer kazığa oturtulmuştu. Izdıraptan kasılmıştı çehreler ve öyle can vermişlerdi. Allah benim gözümün gördüklerini dünya üzerinde hiçbir göze göstermesin” diyordu. Kazım Karabekir’in “daha ötesi” dediği yerin Nahçıvan olduğunu söyleyen Karabekir “Nahçıvan’daki canlarımız da ızdırap çekiyorlar. Halen de canlar ızdırap çekmekte Azerbaycan’da. Kazım Karabekir Nahçıvan’a geçiyor. Orduyu teşkilatlandırıyor, kurtuluşu sağlıyor. Okullar açılıyor, tiyatro açılıyor. Amacı Bakü’ye kadar gitmek. Fakat Kazım Karabekir İran Tebriz’de ‘Mondros Ateşkes imzalandı, geri dön’ emri alıyor. Ateşkes 2 devlet arasında savaşın durmasıydı. Ama Osmanlı için ateşkes ‘gel vatanımı zapt et” olmuş. Baştaki padişah aciz, egemen yabancı güçler. Kazım Karabekir Batum’dan gemiye binerek deniz yoluyla İstanbul’a geliyor. Gördüğü manzara, düşman küstah bir tavırla, padişahın sarayına mevzilemişler toplarını, Çanakkale geçilmiş. Kazım Karabekir bunları gördüğü zaman çok ızdırap çekiyor. O yeminini o an orada ediyor ‘Tek dağ başı mezar oluncaya kadar çarpışacağım’” dedi.

 

 

 

“DAHA AÇILMAYI BEKLEYENLER VAR”

 

Karabekir “ Erzurum yakınlarında açılan bir toplu türk mezarının fotoğraflarını sizlerle paylaşmak istiyorum. Daha açılmayı bekleyen toplu Türk mezarları var. Her birinin üzerinde kanlı Kur’an-ı Kerim parçaları ve ay yıldızlı düğmeler çıktı. Iğdır’daki açıldığı zaman ben de oradaydım. Daha açılmayı bekleyenler var. Bütün araştırmaların karşısında bizim topraklarımızda bir tek toplu Ermeni mezarına rastlanmadı. 15. Kolordu Komutanlığı’na atanan Kazım Karabekir’in Mustafa Kemal’i ziyaret ederek “Paşam İstanbul’da kalmakla hiçbir şey elde edemeyiz. Kurtuluşu anahtarı Doğu’dadır. Doğuya gel ben 15. Kolordunun başına Erzurum’a gidiyorum. Sizi bütün kolordumla destekleyeceğim” dediğini ve Mustafa Kemal Paşa ile vedalaştıktan Erzurum’a gidebilmek için deniz yoluyla Trabzon’a gittiğini kaydeden Karabekir “Trabzon’da rıhtıma adım atar atmaz ‘Şuandan itibaren olay Mehmetçiğin namlusunun ucundadır. Ordum ve ben milletin hakkını millete vermek üzere ölümü göze almışızdır. Ben buraları hülyalı kafalara vermeye değil, topraklarımızda gözü olanın gözünü oymaya geldim’ der. Mustafa Kemal Paşamız 3. Ordu Müfettişliğine atanır. Baştaki padişah aciz. Mustafa Kemal Paşamıza verilen görev ‘Türk’ün silahlarını topla, Türk’ün isyanını bastır.’ O yüce insan her göreve razıdır yeter ki ayaklarını mukaddes Anadolu topraklarına atabilsin” diye konuştu. O dönemde Mustafa Kemal’in İstanbul’dan Samsun’a gidebilmesi için İngilizlerin verdiği pasaportu da paylaşan Timsal Karabekir “Esir konumundayız kendi vatanımızda. Padişah ‘Git paşam vatanı kurtar’ diyemiyor. İngiliz’in verdiği pasaport olmadan Mustafa Kemal İstanbul’dan Samsun’a gidemezdi. Cumhuriyeti en güzel anlatan belgedir ölene kadar unutmamamız gereken bu paçavra” açıklamasında bulundu.

 

“PADİŞAHA BASKI YAPTILAR”

 

Karabekir “ Atatürk Amasya Genelgesi’nde dünyaya “Vatan bir bütündür bölünemez, millet bir bütündür bölünemez” diye haykırdı. Buna karşın İngilizlerin buna çok sinirlendi ve ‘Biz onu Türk’ü bastırsın diye izin verdik, O Türk’ü yüreklendiriyor’ diyerek Mustafa Kemal’in tutuklanması için padişaha baskı yaptı. Mustafa Kemal Paşa görevden alınır. Kazım Karabekir’e Mustafa Kemal’i tutuklama emri veriyor padişah. Kazım Karabekir Saray’a red cevabı veriyor ‘Ben Mustafa Kemal’i tutuklamam, O bu vatan için çalışmakta’ diyor. O yüce insan tutuklanacağını azledileceğini duyunca ordudan istifa eder. Erzurum’da bir konakta Mustafa Kemal Paşa 7-8 Temmuz gecesi istifa etmeye karar verir. 9 Temmuz günü bu konakta maşa başında Fauf Orbay’la otururken sivildir. O sırada Cevat Abbas ‘Paşam, Kazım Karabekir bir bölük süvariyle gelmekte’ der. Anılarında Rauf Orbay ‘Mustafa Kemal bir an sarardı. ‘her şey buraya kadarmış Fauf. Milli mücadele başlamadan bitecek’ dedi’  diye anlatır. İçeriye Kazım Karabekir girer. Mustafa Kemal Paşamızın karşısında sert bir asker selamı çakar ‘Paşam, dün olduğu gibi bugün de tüm kolordumla emrinizdeyim’ der. Türk’ün kurtuluş yıldızının parladığı an. İşte o konakta İstiklal Savaşımız başlar ve kazanılır. O gün bu konakta Türkiye Cumhuriyeti’nin temeli atılır. O gün bu konakta Mustafa Kemal ‘Atatürk’ olur” diye konuştu.

 

“TREN YOL ALIR ALMAZ BÜTÜN ASKERLERİNİ TOPLUYOR”

 

Karabekir “ o dönemde 15.kolordu askerleri terhis etmeyen, silahları toplatılmayan tek ordu oldu. Kazım Karabekir’i Erzurum kongresinde bizzat göremezsiniz. Çünkü kongre sivil bir kongre, Kazım Karabekir asker. Bütün altyapıyı hazırlıyor, Erzurumluya Mustafa Kemal Paşamızı tanıtıyor, başkan olmasını sağlıyor. Erzurum’da Kazım Karabekir’in başında bir İngiliz Albay var. Elindeki silahları teslim etmesini istiyor. Karabekir onu oyalıyor. Öyle bir an geliyor ki oyalamayacak. ‘Tamam albay ben bütün silahların şarjörlerini silaha yükletiyorum ama Türk halkının ne yapacağına karışmam’ diyor. Tren yol alır almaz bütün askerini topluyor. ‘Hepiniz köylü kıyafeti giyeceksiniz. 3 istasyon ileride raylar bozulacak, makinist etkisiz hale gelecek, bütün  silahlar geri kaçırılacak’ diyor” dedi.

 

 

 

 

Karabekir “ Amerikalı bir general iki rapor yazmak için Erzurum’a geldi. Birinci rapor ‘Erzurum bir Türk yurdu mudur, Ermeni yurdu mudur’. Kazım Karabekir, Erzurum Valisi ve Belediye Başkanıyla beraber gelen misafiri kaleye çıkarıyor. ‘Burası kimin yurdu ölülerimiz söylesin. Burada ölmüş, burada gömülü olan Müslüman Türk ahalinin mezarları bir uçtan bir uca kadar, şurada da ufak bir Ermeni mezarlığı” diyorlar. Ölülerimiz ‘Erzurum bir Türk yurdudur’ diye rapor yazdırmıştır. İkinci rapor güncel. Kazım Karabekir Ermeni vahşetini generale anlatıyor. General 2.raporunda ‘24 Nisan Amerikan senatosuna sunduğum rapordur. Yerinde inceledim, Erzurum’a gittim. Esas yok edilmeye çalışılmış olanlar öz yurtlarında Türklerdir. Türkler Ermenilere kötü davranmamıştır’ diye yazıyor” dedi. Kazım Karabekir’in 26 Ocak 1948’de Ankara’da vefat ettiğini ve tabutunun çok eski bir bayrağa sarıldığını söyleyen Karabekir, şairin bunu “Kars kalesine çekilen şanlı bayrak, tabutunun üstünde ağlıyor hıçkırarak. Bütün Türklük alemi katılıyor bu yasa. Ayrılmayız izinden, yer yerinden oynasa” dizeleriyle anlattığını kaydetti.

 

“TARİH DÖNGÜDEN İBARETTİR”

 

Karabekir’in ardından panelde Metin Savaş “Milli Mücadelenin Mitolojik Arka Planı” ile ilgili katılımcılara bilgi verdi. Savaş “ Tarihte sürekli döngüler oldu. Kurtuluş savaşı verdik, ama bu tarihteki ilk kurtuluş savaşı değildi. Daha öncede yaşanmıştır. Bundan sonra da maalesef yine olacak. Çünkü tarih döngüden ibarettir. Ama yine başaracağız. Bazı milletler sonsuz döngüde yok olmazlar. Yok olmayan bazı milletlerden biri de Türk milletidir. Tekrar Kurtuluş Savaşı yapmamız gerekirse yaparız. Korkmayalım” dedi.

 

“ANADOLU AYNI ZAMANDA BOZKURTUR”

 

Ergenekon ile Milli Mücadelenin ilgisini de anlatan Savaş “Ergenekon’da bir oğlan çocuğu hayatta bırakılıyor. Kolu bacağı kesiliyor, parçalanıyor. Bir dişi kurt geliyor, o oğlan çocuğunu sahipleniyor. Onu korunaklı mekana götürüyor, Ergenekon dediğimiz mekana. Burası aslında anne rahmidir. O anne rahminde Türk tekrar doğuyor, çoğalıyor. Osmanlı İmparatorluğu da 3 kıtaya hükmediyor. Son geri çekiliyor, parçalanıyor. Geriye tek bir Türk çocuğu kalıyor: Anadolu. Anadolu aynı zamanda Ergenekon yurdudur. Türk dünyasının çağdaş Ergenekon’u Anadolu’dur. Anadolu aynı zamanda bozkurttur. Mustafa Kemal Atatürk’ün lakaplarından biri bozkurttur. Bu ırkçılık değil. Tarihi gerçeklerdir. Bunun siyasi partilerle hiçbir alakası yoktur. Mustafa Kemal Atatürk’ü ya da Kazım Karabekir Paşayı hiçbir partiye indirgeyemezsiniz. Dolayısıyla Kurtuluş Savaşı da hiçbir ideolojiye sığmaz” açıklamasında bulundu.

 

“UMAY ANAMIZ ZÜBEYDE HANIMDIR”

 

 Savaş “ Türk mitolojisinde bir tanrıça vardır. Oda Umay ana Türk mitolojisinde tanrıçadır. Türk milletini yaratan tanrıçadır ve umay ana ölümsüzdür. Kılık değiştirerek daima varlığını sürdürmektedir. Türk mitolojisinde Osmanlı için Umay Ana’nın güncellenmiş hali Osman Bey’in annesi Halime Hanım’dır. Türkiye Cumhuriyeti’nde yeni Umay Anamız da Zübeyde Ana’dır” diye konuştu.

 

“ÜZERİNDE ŞİİR YAZILAN MİLLİ MÜCADELE VATAN MÜCADELESİDİR”

 

‘Milli mücadele ve Türk şiiri’ konusunda konuşan akademisyen Yasin Yavuz”Anadoluculuk ideolojisinin bir memleket edebiyatı yaratmaktadır. Anadolu’nun işgal edilen topraklarının renkler yoluyla ifade edildiğini görmekteyiz. Bu dönemin en önemli iki imaj rengi ise siyah ve kırmızıdır. Ümitsizlikten bahsedilse Mehmet Akif Ersoy İstiklal Marşı’na ‘korkma’ diye başlamıştır. Ümitsizliğin yanında bir de ümit vardır. Mehmet Akif Ersoy kendi döneminde Türk milletini en iyi okuyan şairlerin başında geliyor. Mehmet Akif Ersoy galibiyetteki ilk şartın korku duygusunun yok edilmesinde görmüştür. Üzerinde şiirler yazılan milli mücadele vatan mücadelesidir. Milli mücadelede Mustafa Kemal dışında öne çıkan bir unsur vardır, o da Türk kadınıdır. Edebiyat tarihinde çeşitli yapılara bürünerek çağırılan bir kurtarıcı daima vardır. Milli mücadelede çağırılan, kurtarıcı olarak görülen kişi ise Mustafa Kemal Atatürk’tür” diye konuştu. Panelin sona ermesinin ardından protokol üyeleri tarafından katılımcılara plaket takdim edildi.

 

Haber/Şaban KARDEŞ


0282 726 91 91
0282 747 65 10