Babacan: Millet seçimde yüzü kızarmayanlara kırmızı kartı gösterecek

Demokrasi ve Atılım (DEVA) Partisi Genel Başkanı Ali Babacan, Çerkezköy'de partisinin 1. Olağan İlçe Kongresi'ne katıldı. Partililer tarafından Veliköy'de karşılanan Babacan, konvoyun ard?

Çerkezköy 1.04.2021 20:12:00 0
Babacan: Millet seçimde yüzü kızarmayanlara kırmızı kartı gösterecek

 

Divan heyetinin oluşturulması ile başlayan kongre saygı duruşunda bulunulması ve İstiklal Marşı’nın okunması ile devam etti. Faaliyet raporunun okunarak oylanmasının ardından mali rapor da okunarak ibra edildi.

 

ÇERKEZKÖY GÜÇLÜ ŞEKİLDE DEVASININ YANINDADIR

 

Kongrede konuşan Çerkezköy Kurucu İlçe Başkanı Yunus Kara, “Biz, her şeyin daha iyisinin mümkün olduğuna inanıyoruz. Kaldı ki; biz artık mevcut durumda “iyi” bir şey kaldığını göremiyoruz.Bunun için biz, politika ile uğraşmayacak kadar akıllı olmak yerine, politikaya atılarak daha akıllı olmayı seçtik. Çünkü biz artık kandırılmayı, uyutulmayı, gelecek kaygısı duymayı, fakirliğe ve geri kalmışlığa mahkum kalmayı, adaletsizliğe ve eşitsizliğe uğramayı istemiyoruz. Biz; azarlanmayı, twitlerimizi paylaşmadan silmeyi, haksızlığa karşı susmayı istemiyoruz. Biz, başkaları için “ucuz ülke” ve “ucuz işçi” olmak istemiyoruz. Biz artık başka ülkelere gitme planı kurmak istemiyoruz. Biz, bu cennet vatanda, bir ömür boyu huzurlu olmak istiyoruz. İnanın çok zor bir şey istemiyoruz.  Türkiye’nin en önemli sanayi şehri olan; işçinin, emekçinin, sanayicinin şehri olan Çerkezköy olarak, bu duruma artık dur demek istiyoruz. Biz dertliyiz, hem de çok dertliyiz. Bunun için sizleri daha fazla bekletmemek için son olarak şunu söylemek istiyorum. Ümitsiz gözüken, ümitsiz görünmesine rağmen oldukça güçlü olan aşk ve bunun sonucu oluşan içine kapanıklık, kederlilik gibi duygulara “Kara Sevda” denir. Ve artık şunu söyleyebiliriz; bu Kara Sevda bitti artık. “Vardır bir bildiği”, “O yapmışsa doğru yapmıştır” gibi cümleler bitti. Artık gerçek, karşılığı olan, ayakları yere basan gerçek bir sevda başladı. Bu sevda ise deva sevdasıdır. Ve Çerkezköy güçlü bir şekilde devasının yanındadır”dedi.

 

BÜYÜYEN BİR DEMOKRATİK BİR AİLEYİZ

 

Programda konuşan Deva Partisi Tekirdağ İl Başkanı Hasan Berk Çebi” Hiç yorulmadan usanmadan çalışmalarımıza devam ettik. 8 ayda 10 ilçede teşkilatlanmalarımızı gerçekleştirdik. Görevlendirmelerimizde liyakat esasını benimseyerek ilerledik. Tekirdağ olarak biz her geçen gün büyüyen demokratik bir aileyiz” dedi

 

DURMADAN ÇALIŞIYORUZ

 

Programda son olarak konuşan Deva Partisi Genel Başkanı Ali Babacan da “Partimiz 9 Mart 2020 tarihinde kuruldu. Geçtiğimiz ay birinci yılımızı doldurduk. Bir senedir il il, ilçe ilçe, köy köy, mahalle mahalle, sokak sokak büyüyoruz. Bir senedir ülkemizin dört bir köşesinde umut olan filizleri büyütüyoruz. Yorulmadan, durmadan, kadro olarak hep beraber çalışıyoruz. Çünkü biliyoruz ki artık Türkiye’nin kaybedecek tek bir dakikası bile yok. Çünkü biliyoruz ki Deva Partisi gerçekten bir umut haline geldi. Biz Deva Partisi’nin ülkenin tek umudu olduğunu bilmenin sorumluluğuyla durmadan çalışıyoruz” dedi.

 

KRİTİK EŞİĞİ GEÇMİŞ DURUMDAYIZ

 

 Deva Partisi’nin ülkenin her kesiminden gelen insanlarla birlikte yol yürümek için kurduklarını söyleyen Babacan, “Öteki beriki demeden, ocu bucu ayırmadan, 84 milyonun tamamının sesi olmak için aynı masanın etrafında buluştuk. Deva Partisi kapatılan bir partinin hazır teşkilatı üzerine konuşlanan bir parti değil. Deva Partisi bölünmüş bir siyasi partinin var olan yapısı üzerine kurulmuş bir siyasi parti de değil. Deva Partisi sıfırdan, yeni kadrolarla, siyasete ilk defa bu çatı altında giren çok sayıda arkadaşımızın da bu sürece katılımıyla ve yepyeni bir teşkilat yapısıyla kurulan bir siyasi parti. Adeta tırnağımızla kazıya kazıya yepyeni bir yapı kuruyoruz. Eskiyi hiçbir şekilde anımsatmadan, hiçbir şeyin devamı olmadan yepyeni bir siyasi kültür inşa ediyoruz bu çatı altında. Ülkemizin tümünü kucaklayan yepyeni bir Türkiye tasavvuruyla yola çıkmış, ilkeler ve değerler üzerinde bir siyasi parti inşa ediyoruz. Deva Partisi merkezinde insanın olduğu, ‘önce insan’ diyen, insan onurunu çalışmalarının, politikalarının merkezine koyan bir siyasi partidir. İşte o yüzden partimiz teşkilatlanmasını rekor denecek kadar bir sürede ve kritik eşiği aşacak bir sürede tamamlamış durumda. Kritik eşiği geçmiş durumdayız” dedi.

 

SEÇİMLERE GİRMEYE HAK KAZANAN 19 PARTİDEN BİRİ

 

Resmi Gazete’de yayınlanan YSK belgesiyle de Deva Partisi’nin artık seçimlere girmeye hak kazanan 19 siyasi partiden biri olduğunu kaydeden Babacan, “Türkiye’nin dört bir yanında damla damla ama hızla büyüyen partimiz milletimizin gücüyle, milletimizin desteğiyle seçimlere girmeye hak kazandı” dedi. Son 2 haftadır kongresini yaptıkları il ve ilçelere baktıklarında Deva Partisi’nin gerçek bir Türkiye partisi olduğunu gördüklerini dile getiren Ali Babacan, “Deva Partisi Türkiye’nin tüm coğrafyasında aynı ilgiyle, aynı sevgiyle karşılanan, kucaklanan bir siyasi parti oldu. Bunun kıymetini bilmemiz lazım. Bu ayrıcalıklı bir durum. Şuanda bunu yapabilen başka bir siyasi parti yok. Biz Şemdinli sokaklarında ne kadar rahat yürüyebiliyorsak, Kırklareli Merkez sokaklarında da aynı rahatlıkla yürüyoruz, aynı samimi ilgiyi görüyoruz. İşte kucaklayıcı olmak, ötekileştirmemek, bu ülkenin birliği, beraberliği, bütünlüğü için çalışmak ancak böyle bir siyasi anlayışla olabilir. Ülkemizdeki kötü tablonun, sıkıntıların da Türkiye’nin dört bir yanında aynı sıkıntılar haline geldiğini bugünkü hükümet görmüyorsa gerçekten çok yazık. Bizim Trabzon’da da önümüzü kesen gençlerimiz işsizlikten yakınıyor, EBA’ya girememekten yakınıyor, Mersin’de önümüzü kesen gençlerimizin de sorunu aynı, Kırklareli’nde de sorun aynı, Hakkari’de de sorun aynı. Türkiye’nin dört bir yanında artık işsizlik, hele gele gençlerimizdeki işsizlik artık ülkenin bir numaralı sorunu haline gelmiş durumda” dedi.

 

“EN DERİN EKONOMİK KRİZLERİNDEN BİRİNİ YAŞIYOR”

 

Türkiye’nin son dönemin, yakın tarihimizin en derin ekonomik krizlerinden birini yaşadığını kaydeden Babacan, “Çözüm için, bu sorunları aşmak için hükümetin elinde ne bir kadro var, ne de bir plan program var. Üzülerek söylüyorum ki olmayacak, yapamazlar, yapamayacaklar. Çünkü bu ülkenin ekonomisini düzeltmek, önce sağlam bir adalet temelini atmakla başlar. Önce hukuk diyeceksiniz, insan hakları diyeceksiniz, özgürlükleri tesis edeceksiniz, hukukun üstünlüğü ilkesini tesis edeceksiniz, tam demokrasi diyeceksiniz. Ancak o sağlam temel üzerine siz ekonomiyi inşa edebilirsiniz. Sağlam ekonomiyi inşa ederken de önce iyi bir kadro lazım. Yani dürüst ve işin ehli insanlardan oluşan bir kadro lazım. Düzgün bir ekonomik program lazım. Ve sağlam eylem planları, iş tutarlılığı olan uygulamalar lazım. Ama şuanda bunların hiçbiri yok” diye konuştu.

 

“BU KEYFİ KARARIN EKONOMİ ÜZERİNDE OLUMSUZ ETKİLERİ OLDU”

 

Yaklaşık  gün önce Merkez Bankası Başkanı Naci Ağbal’ın gece yarısı Cumhurbaşkanı kararıyla görevden alındığını anımsatan Babacan, “ 10 gün önce sayın Erdoğan bir gece yarısı işlemiyle, tek bir imzayla, daha 4 ay önce 4 yıllığına görevlendirdiği bir Merkez Bankası başkanını görevden aldı. Ve aynen de beklendiği gibi bu keyfi kararın ekonomimiz üzerinde ve finansal piyasalar üzerinde çok olumsuz etkileri oldu. Zaten olmayan güven iyice dibe vurdu. Peki ondan sonra ne oldu? Dolar kuru 7.20’lerden 8.20’lere çıktı. Hazinenin iç borçlanma faizleri yüzde 4 arttı. Türkiye’nin dış borçlanma maliyetleri yüzde 1.5-2 oranında arttı. Tabi ki bu artışlar hem hazinenin hem de özel sektörümüzün üzerinde çok ciddi ilave bir yük oluşturdu. Çok değil, 10 gün içerisinde oldu bu. Tek bir imza yüzünden, tek bir karar yüzünden oldu. Düşünün şuandaki sistemin memlekete ne kadar zarar verdiğini” ifadelerini kullandı.

 

“YÜK ÜSTÜNE YÜK YÜKLÜYOR”

 

Konuşmasında bazı rakamları da paylaşan Ali Babacan, “Döviz kurlarındaki ve borçlanma faizlerindeki artış, hazinenin borç stokunda ve faiz giderlerinde toplam 194 milyarlık bir artışa yol açtı. Çiftçiye verilen bir yıldaki toplam destek 23 milyardır. En son esnafa destek dedikleri rakamın toplamı 4 milyardır. Sadece tek bir yanlış imzanın, sadece hazinenin, kamunun borç yüküne ve faiz ödemelerine getirdiği maliyet 194 milyar. Hazine dışındaki kamu kuruluşlarının borç ve finansman maliyetindeki artış 105 milyar. Özel sektörün dış borcunun Türk Lirası karşılığı tutarıyla faiz maliyetlerindeki artış 278 milyar. Toplamda baktığımızda kamu ve özel sektörün dış borç+iç borç ve finansman maliyetlerindeki artışın toplamı 531 milyar lira. Esnafa destek 4 milyar, çiftçiye verilen yıllık desteğin tamamı 23 milyar, tek bir imzanın memlekete getirdiği maliyet 531 milyar. Bu hesapların içinde daha özel sektörün ve vatandaşların yurt içi kredileri üzerindeki yük yok. Pandemi döneminde esnafa ancak 5 milyar, fakir ailelere 6 milyar yardımda bulunan, tüm çiftçilerimize yılda ancak 23 milyar destek sağlayan hükümet, tek bir yanlış imzayla, bir kişinin hatasıyla bu rakamların neredeyse 50 katı, 100 katı maliyeti getirdi bu ülkeye. Esnafımızın, çiftçimizin, sanayicimizin, vatandaşlarımızın sırtına yük üstüne yük yüklüyor bu hükümet. Keyfi yanlış kararların bir ülkenin ekonomisini nasıl kısır döngüye soktuğunu, nasıl bir açmazın içine soktuğunu herhalde son bir hafta 10 gündür yaşadıklarımız bütün dünya aleme tekrar gösterdi” dedi.

 

“YETKİ TEK KİŞİDEYSE SORUMLULUK DA TEK KİŞİNİN SIRTINDADIR”

 

Deva Partisi Genel Başkanı Ali Babacan, “Cumhurbaşkanı tek yetkili olmayı çok istiyordu. ‘Tek yetkiyi bana verin. Bakın enflasyonu da faizi de nasıl çözeceğim’ diyordu. Ama sonuç ortada. Tek yetkiyi elinde topladı ama bütün bu olanların da tek sorumlusu olduğunu kabul etmiyor. Eğer imza tek yetkiliyse, bunun bütün sonuçları da yine tek bir sorumlunun sırtındadır. Bundan kaçamazsın” diye konuştu. Partili cumhurbaşkanı göreve başladıktan sonra hazinenin borcunun 2’ye katlandığını dile getiren Babacan, “Bu kadar hızlı borç artışı hiçbir dönemde yaşanmadı. Kötü yönetimin, keyfi yönetimin, bütün yetkiyi tek elde toplamanın, istişaresiz yönetmenin, yanlış bir kadroyla yönetmenin ülkeye maliyetini herhalde bu rakamlar çok açık bir şekilde ortaya koyuyor. İnanın içimiz yanıyor. Yazıktır, günahtır. Bütün bu olanların tek sebebi kötü yönetim” dedi. Şuandaki hükümetin yönetim tarzının halkı değersizleştiren, vatandaşa kötü söz söyleyen, elindeki yetkiyi sopa olarak kullanan bir zihniyet olduğunu ifade eden Ali Babacan, geçtiğimiz hafta Çerkezköy Kaymakamı Atilla Selami Abban’ın denetim sırasında bir vatandaşla aralarında geçen diyaloga da değinerek “Tepedeki zihniyet böyle olunca, bu bürokrasinin tüm kademelerine kadar yayılıyor. Daha geçen hafta Çerkezköy’de bunun canlı örneğini sizler yaşadınız. Bir mülki idare amirinin davranış şeklini de bütün Türkiye gördü, izledi. En tepedeki yönetim zihniyeti, yönetim tarzı aşağıya doğru bir yönetim üslubu olarak yansıyor. Bunun pek çok örneğini de görüyoruz” şeklinde konuştu.

 

“BORÇ ÜSTÜNE BORÇ, TAKSİT ÜSTÜNE TAKSİT”

 

Hükümetin salgının ilk günlerinde vatandaşlara IBAN numarası verdiğini söyleyen Babacan, “Bütün dünya vatandaşına destek vermeye çalışırken, bunlar vatandaşına IBAN numarası verdi ve vatandaştan para istedi. Bu kadar kopmuşlar, bu kadar bu ülkenin gerçeklerinden uzaklar. Pandemiyle mücadele için aldıkları tedbirlerin başında da vatandaştan ceza tahsis etmek var. Yüksel ceza tahsilatını yapmaya çalışarak bütçeyi denkleştirmeye çalışmak. Beyhude. Siz pandemi öncesinde bu ülkenin Merkez Bankası’nın rezervlerini boşaltırsanız, Merkez Bankası’nın kara günler için biriktirdiği o ak akçeleri, yedek akçeleri sıfırlarsanız, pandemi başladığı anda sıfırı tüketmiş olarak o sürece girerseniz dönüp vatandaşınızdan aldığınız cezalarla bütçeyi denkleştirmeye çalışırsınız. Yaptıkları bu. Vatandaşa karşılıksız destek sunacaklarına daha çok ceza tahsilatı ve daha çok borçlandırma. Borç üstüne borç, taksit üstüne taksit, faiz üstüne faiz. Şu anda yapılan bu. Bu dönemde esnafla, işçiyle kavga edip, dükkan kapatmakla edenleri çok görüyoruz. Sorumluluğu da öyle 3-5 tane valiye, kaymakama yıkmaya gerek yok. Bu arkadaşınız 13 yıl bakanlık görevi yaptı, bürokrasiyle iç içe çalıştı. Bürokrasi yukarıdan aşağıya şekillenir. Mülki idare amirlerinde davranış sorunları varsa bunun asıl sebebi ülkenin en tepesindeki tutumdur, zihniyettir” diye konuştu.

 

“SOKAKLARDAKİ TEPKİ ARTIK BELLİ BİR EŞİĞİ GEÇMİŞ”

 

Son zamanlarda Recep Tayyip Erdoğan’ın ağzından bir tane güzel söz çıkmadığını kaydeden Babacan, “Bizim siyasi geleneğimizde önce insan vardır. ‘İnsanı yaşat ki devlet yaşasın’ anlayışı vardır. Vatandaşa sadece ve sadece hizmetkar olan devlet anlayışı vardır. Bu, yüzlerce yıllık devlet yönetme geleneğimizin ana ilkeleridir. Bunlar ‘Önce insan’ demeyi bıraktılar, ‘önce devlet’ demeye başladılar. Beka beka deyip duruyorlar. Siz önce vatandaşın bekasını düşünün. Önce vatandaşa saygı duyun. Siz onlara hizmet için buradasınız. ‘Beka beka’ deyip ‘önce devlet’ dediğinizde bu ülkenin halkı bundan istifade etmez. Yoksulluk artar. Garibanın derdini eğer duymazsanız, vatandaşın sıkıntısını bilmezseniz, saraylardan 50 araçlık 100 araçlık konvoylarınızdaki hayatın dışına artık başınızı uzatıp bakamazsanız bu ülkeye artık siz hizmet edemezsiniz. Artık yavaş yavaş gitme zamanınız geldi demektir. Bunlar ‘eve ekmek götüremiyorum’ diyene ‘abartıyorsun, al keyif çayı iç’ diyor. Halbuki biraz sokağa çıksalar, vatandaşla biraz haşir neşir olsalar bu ülkenin gerçeklerini görecekler, problemleri kabul edecekler ve belki de çözüm için bir şeyler yapmaya başlayacaklar. Ama artık yapamıyorlar. Çünkü sokaklardaki tepki artık belli bir eşiği geçmiş” dedi.

 

“KORKU DAĞLARI SARMIŞ”

 

Babacan “Koronayla mücadelede zihni sinir projeleri var diyorsunuz. Ve kurala uymadığını gördüğünüz vatandaşı fırçala, ceza yaz ve hemen işlem yap, dükkanını kapatmakla tehdit et. Peki siz bu kuralları koyuyorsunuz da koyduğunuz kurallara kendiniz uyuyor musunuz? Artık lebaleb kongreler tüm Türkiye’de meşhur oldu. Bununla da övünüyor. ‘Pandemiye rağmen salonu doldurmuşsunuz’ diyor. Çünkü ‘pandemiye bizim arkadaşlar hala gelir mi’ diye içten içe korkusu var. İç dünyasında korku var. Korku dağları sarmış. Şuanda Türkiye’yi yöneten zihniyetin kuralla falan alakası yok, kural tanıma alışkanlığı yok. Örneğin ekonomi yönetimi kural işidir. Kuralına uyuyorlar mı? Uysalardı, bu kadar fakirleşmezdi memleket. Bizim 2002’de koyduğumuz esaslara, prensiplere uysalardı, Merkez Bankası’nın yedek akçelerini gerçekten kara gün için saklasalardı, Merkez Bankası’nın rezervlerini böyle hızla eritmeselerdi, 4 yıl için atadıkları Merkez Bankası Başkanını 4 ay sonra değiştirmeselerdi, kurallara uysalardı memleket bu kadar kötü duruma düşmezdi. Bunların hukukla, kuralla artık bir ilişiği kalmamış. Mesela yargı, hukuk sistemi kural işidir. Uyuyorlar mı? Uymuyorlar. Eğer kurallara uysalardı, adaletsizlik bu kadar büyümezdi, Anayasa’yı bu kadar rahat çiğnemezlerdi” dedi.

 

“HUKUK VE SÜREYLE SINIRLANDIRILMALIDIR”

 

Bir ülkeyi yönetenlerin mutlaka hukukla ve süreyle sınırlandırılması gerektiğini söyleyen Ali Babacan, “Bir ülkeyi yücelten, bir ülkeyi zenginleştiren hukuktur, kurallı bir yönetim anlayışıdır” dedi. Salgın yönetiminin de kural işi olduğunu söyleyen Babacan, “Uysalardı, ilgili bakan çıkıp “Bu konuyu gündemde tutmanın kimseye faydası yok” diyebilir miydi? İlgili bakana lebaleb kongreleri soruyorlar, verecek cevabı yok. Vatandaş oturduğu yerde beş dakika kurala uymadı diye azar işitiyor, ama hiçbir konuda kural tanımayan yönetim zihniyeti ‘kural’ diye diye vatandaşın peşine düşüyor” dedi.

 

“MASKE, MESAFE, TEMİZLİK KURALINI YANLIŞ ANLADILAR”

 

Babacan, “Önce ‘halk sağlığı’ diyeceklerine, vatandaşlarımıza salgın bahanesiyle ceza düzenliyorlar. Elbette maske, mesafe ve hijyen diyorlar ya, bundan kendileri ne anlıyor? Yüzlerinden akan sorumsuzluğu ‘maskeyle’ kapatıyorlar. Maskeyi böyle anlıyorlar. Milletin geçim derdiyle ve hakikatle aralarına ‘mesafe’ koyuyorlar. Olumsuz bir şey varsa, ihaleyi vatandaşa yıkarak kendilerini ‘temize’ çıkartmayı da biliyorlar. Temizlikten anladıkları da bu” diye konuştu. Tedbirler zamanında alınmadığı için pandeminin kötüye gittiğini söyleyen Babacan, “Test sayısı azalıyor buna rağmen vaka sayıları artıyor. Ayıtsa tamamlanacağı söylenen aşılamanın şimdi sonbahara kadar ertelendiğini görüyoruz. Bunun sebeplerini açıklama zahmetine bile girmiyorlar. Şeffaf olunmadığı, hatalardan ders çıkarılmadığı için de Türkiye haritası gittikçe kızarıyor. Harita kızarıyor ancak bakıyoruz hükümetin yüzünde hiçbir kızarma yok. İnanıyorum ki millet seçimde yüzü kızarmayanlara kırmızı kartı gösterecek. Türkiye haritasının yeni rengi, vatandaşın seçim günü hükümete göstereceği kartın rengidir ”  dedi.

 

PAZARDA VATANDAŞLARLA BULUŞTU

 

Kongreden ayrılan Babacan ve partililer Çerkezköy’de bir fabrikayı gezerek öğlen yemeği yedi. Daha sonra Çerkezköy Halk Pazarını gezen Babacan, partisinin Kapaklı teşkilatının açılışını da gerçekleştirdi.

 

Haber/Faik Onur KAYA

 

 


0282 726 91 91
0282 747 65 10