Öztrak: Sandıktan korkmayın, milletten kaçmayın

Cumhuriyet Halk Partisi Sözcüsü ve Tekirdağ Milletvekili Faik Öztrak, memleketin bir mafya elebaşının ifşa ve itiraflarıyla adeta "Narcos setine" dönüştüğünü kaydetti. Mafya-Siyaset-Ticaret e

Tekirdağ 24.05.2021 17:53:00 0
Öztrak: Sandıktan korkmayın, milletten kaçmayın

CHP Sözcüsü Faik Öztrak, CHP Merkez Yönetim Kurulu (MYK) toplantısının ardından CHP Genel Merkezi’nde basın toplantısı yaptı. MYK’de; ekonomi, COVİD-19 salgınının devam eden etkileri, Merkez Bankası’nın kayıp 128 milyar dolar rezervi siyaset-mafya-ticaret üçgeninde yaşananlar ele alındı.

 

O MÜFTÜ HAKKINDA YASAL İŞLEM YAPILMALI

 

Öztrak, “ Akçakoca İlçe Müftüsü koltuğunda oturan bir kendini bilmez hadsiz, güya bir devlet görevlisi, bu ülkenin asli unsuru olan bazı yurttaşlarımıza, Mustafa Kemal Atatürk’ün söylemiyle kaybedilmiş topraklarımızın aziz hatıralarına, hem de cami minberinden, ağır ve kabul edilemez hakaretler etti. Bu Müftü, bu makama layık değildir. İlk Diyanet İşleri Başkanımız Rıfat Börekçi’nin, milli ruh ve imanının yanından bile geçmemiş bu şahıs, o koltukta bir dakika dahi oturtulamaz. Hiç kimsenin, ama hiç kimsenin, hele hele maaşını milletin ödediği, devlet memuru makamını işgal eden birinin, toplumu bölmeye, parçalamaya yönelik sözlerini, kin ve nefret kusmasını kabul etmemiz mümkün değildir. Bu adam hakkında, Diyanet İşleri Başkanlığı’nın soruşturma başlatmış olması, açığa almış olması yetmez. Savcılar bu kendini bilmez hakkında halkı kin ve düşmanlığa sevk etmekten, derhal yasal işlem yapmalıdır. Devlet olmanın gereği budur” dedi.

 

MEMLEKET “NARCOS” SETİNE DÖNDÜ

 

Öztrak, Türkiye bir mafya elebaşının ifşa ve itiraflarını tefrika halinde izliyor. Mafya-Siyaset-Ticaret ekseninde patlayan kanalizasyondan, ortalığa tahammül edilemez kokular saçılıyor. İddialar korkunç, Saray sosyetesine mensup birçok kişi zan altında… Türkiye’ye yönelik uyuşturucu rotaları, Kolombiya’da ele geçen kokainler, Venezuela üzerinden gelen uyuşturucular, Mafya-Siyaset-Ticaret şeytan üçgeni, faili meçhul cinayetler ve bunlara ilişkin yeni iddialar var. Uğur Mumcu’nun katledilmesiyle ilgili, ortaya atılan iddialar yenilir, yutulur cinsten değil. Bu çürük duvardan çekilmesi gereken hangi tuğla varsa, artık o tuğla çekilmelidir. Memleket, memleket olmaktan çıkmış. “Narcos” setine dönmüş. Mafya konuşuyor, ama asıl konuşması gerekenler susuyor. Adalet Bakanı susuyor. Bağımsız ve tarafsız yargı susuyor. Cumhuriyet Savcıları susuyor. Havuz medyası susuyor. Bir İçişleri Bakanı konuşuyor, o da milletvekillerini zan altında bırakıyor, TBMM Başkanı da susuyor. Ama en önemlisi; işler iyi giderken “Bu ülkede her şeyin sorumlusu benim ben” diyen Erdoğan’ın şimdi gıkı çıkmıyor. Hiçbir şey olmamış gibi “Dördüncü yargı paketi yolda” masalları anlatıyor. Hayırlara vesile olur inşallah… Fakat bugüne kadar beyefendinin açıkladığı her pakette yargıda işler düzelmeyi bırakın, hep daha kötüye gitmiştir” diye konuştu.

 

SİYASİ KEYFİLİK TAVANDA

 

‘İnsan sadece konuştuklarından değil, sustuklarından da sorumludur’ diyen Öztrak,” Hele hele böyle dönemlerde, konuşması gerekenler susarsa, vatandaşta “Sükût ikrardan gelir” der. Ucube tek adam vesayet rejiminin düğmesine basıldığından beri, ülkemizde; hukuk devleti yok hükmünde. Yargı, etik, ahlak iflasta… Siyasi keyfilik tavanda… Pudra şekerleri beslemelerin burnunda… “Venezuela peyniri” ise yandaşlar arasında pek revaçta. Tekirdağ’daki, Edirne’deki, Kırklareli’ndeki, Balıkesir’deki, Kars’taki Hasılı ülkedeki yerli ve milli üreticilerden almak yerine 11 bin kilometre uzaktaki Venezüella’dan peynir almaya kalkıyorlar. O da toz çıktı. Son Başbakan’ın oğlu Venezüella’ya yardım için, test kiti ve maske götürmüş. Babası öyle açıklıyor. Gittiği dönemde, Türkiye’de günlük vaka sayıları 15 bin 755. Venezüella’da 317. Filistin’de ise 1.329. Venezuela’ya maske ve test kiti taşıma görevini oğlunuza kim verdi? Resmi heyetle Venezüella’da nasıl denk geldi? Madem, yardım yapılacaktı, vaka sayısı Venezuela’nın dört katı olan Filistin’e neden yardım etmediniz?  Aziz milletimiz bu yapılan açıklamalardan “Mutmain” olmamıştır” diye konuştu.

 

CUMHURİYET SAVCILARI DERHAL HAREKETE GEÇMELİDİR

 

Öztrak, “ Memleketteki bu hazin tablonun sorumlusu bellidir. 20 Temmuz sivil darbesinin ardından başlayan otoriterleşme süreci, devleti tahrip etmiştir. “Devlet güvenliği” diyerek, hukuk güvenliği yok edilmiştir. Rahmetli Uğur Mumcu’nun yıllar önce söylediği gibi; “Bir ülkede devletin güvenliği ile hukukun güvenliği eş anlamlıdır. Devlet güvenliği adına, hukuk güvenliğinin ortadan kaldırılması, demokrasi ve hukuk devleti için, ileride onarılmaz yaralar açar.” İşte bugün Türkiye’de olan da, tam da budur. Bu ucube vesayet sistemi, bu tek kişi rejimi, hukuku katletmektedir. Bu ucube düzende, kurumlar çökmektedir. Hak, Hukuk, Adalet çökmektedir. Ahlak, edep, adap çökmektedir. Liyakat çökmektedir. Tüm bunlarla beraber de, bir zamanlar dünyada yükselen yıldız olan bir ekonomi çökmektedir. Millet aşını, işini, varını-yoğunu yitirmektedir. Bugün devletimizi ve demokrasimizi korumak için, yapılması gerekenler bellidir: Hukuku işleteceksiniz, adaleti çalıştıracaksınız, millet iradesinin tecelligahı Türkiye Büyük Millet Meclisi’ni devreye sokacaksınız. Sonunda da sandığı milletin önüne getireceksiniz. Türkiye bağırsaklarını ancak bu şekilde temizler. Çürük duvarlardaki tuğlalar ancak böyle yerle bir edilir. Erdoğan ve Adalet Bakanı bu saatten sonra suskun kalamaz. Yargı ve Cumhuriyet Savcıları suskun kalamaz. Mayfa-Siyaset-Ticaret ekseninde, ortalığa dökülen bu iddiaları araştırmak için, Cumhuriyet Savcıları derhal harekete geçmelidir. Siyasetle ilgili kirli iddialar, mutlaka TBMM’de soruşturulmalıdır. Bu iddiaları TBMM’den kaçıranların, her şeyden önce milletin iradesine saygısı yoktur” açıklamasında bulundu.

 

ÖYLE ORTALIKLA BIRAKILAMAZ

 

Mecliste soruşturma komisyonunun kurulması gerektiğini kaydeden Öztrak, “ Siyaset pisliğe bulaştığında bunun temizliği öncelikle, millet iradesinin tecelligâhı olan Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde siyaset kurumu tarafından yapılmalıdır. Bu çerçevede bir Meclis Soruşturma Komisyonu derhal kurulmalıdır. Şahsım Hükümeti Rejimi, Meclis’in Cumhurbaşkanı Yardımcıları ve bakanlardan hesap sormasını adeta imkânsız hale getirmiştir. Soruşturma açılmasını istemek için bile yeni Anayasa’ya göre Meclis üye tamsayısının salt çoğunluğuna yani 301 milletvekilinin imzasına ihtiyaç var. Bu nedenle TBMM Başkanı,  parlamentodaki grupların başkan vekillerini davet etmeli ve Meclisin inisiyatif almasını sağlamalıdır. Son olarak tüm bu olayların göbeğindeki İçişleri Bakanı, bir milletvekilinin bir suç örgütü lideri tarafından, “Ayda 10 bin dolar maaşa bağlandığını” iddia etmektedir. İçişleri Bakanı Milletvekillerini zan altında bırakmıştır. TBMM Başkanı derhal bu bakanı çağırmalıdır. Bu konuda kendisinden bilgi almalı ve gereğini de yapmalıdır. 600 milletvekilini zan altında bırakan bu iddia, öyle ortalıkta bırakılamaz” diye konuştu.

 

SUSURLUK’TAN DA BETER

 

Öztrak, Bugün yaşanan her bir skandal geçen basın toplantımda da söylemiştim, 1996’da kamyon kasasında patlayan, Susurluk skandalından çok daha beterdir. Susurluk kazasından; 4 gün sonra dönemin İçişleri Bakanı hakkında gensoru verilmişti. 5 gün sonra bakan istifa etmiş, 8 gün sonrada soruşturma başlatılmış, 9 gün sonra TBMM’de Araştırma Komisyonu kurulmuştu. Bugün ise ortada; bu vahim iddialar karşısında ne işletilen bir yargı süreci, ne işleyen bir parlamento denetimi, ne de birkaç istisna dışında, bu skandalları yazan bir medya vardır. Türkiye, ne yazık ki, bu ucube vesayet rejimiyle 1990’lı yılların bile gerisine gitmiştir. Bu hükümet artık sadece metal yorgunu değildir. Birçok bakımdan şaibe altındadır. Bu hükümet artık kimseye güven vermemektedir. Çözüm bellidir. Sandıktan korkmayın, milletten kaçmayın. Çare millettir” dedi.

 

 DÖVİZLE İÇE BORÇLANMIŞLARDIR

 

Kayıp 128 milyar doların hala hesabının verilmediği iddiasında bulunan Öztrak,  Ekonomiye “sahte istikrar makyajı” yapıp seçim kazanmak, Sarayın kibirlisinin kerameti kendinden menkul, “Faiz sebep, enflasyon sonuç” teorisini ispat etmek için, dışa açık bir ekonomide, iş bilen hiçbir yönetimin yapmayacağı yapılmıştır. Hem faizi hem de döviz kurunu kontrol etmeye, bunları düşük tutmaya kalkmışlardır. Bunun sonunda da döviz ve faiz baronlarına, yandaşlara milletin döviz rezervlerini ucuza peşkeş çekmişlerdir. Milletin 128 milyar dolarını, Merkez Bankası’nın arka kapısından, hukuksuz bir biçimde buharlaştırmışlardır. Milletin emek emek biriktirdiği dövizlerini, Merkez Bankası’nın elinden almışlar siyasetçinin eline oyuncak diye vermişlerdir. Şimdi hem faiz, hem döviz kuru, hem de enflasyon rekorlar kırmaktadır. Niye? Çünkü Merkez Bankası’nın kasasında sigorta olarak yeterli döviz rezervi kalmamıştır. Uluslararası Para Fonu’nun verilerine göre, 75 gelişen ve yükselen ekonomi arasında, kısa vadeli dış borcuna göre en az rezerve sahip dünyada 79 ülke arasında 5. ekonomiyiz. Damat ve kayınpeder bir yandan 128 milyar doları sattılar, bir yandan da bunun üstünü örtmek için ekonomistlerin “ilk günah” dedikleri günahı da işlemişlerdir. Milletten altınla, dövizle içe borçlanmışlardır. Yani Hazine ve Maliye Bakanı, geçtiğimiz Mart ayında açıkladığı eylem planında, “İç borçlanmada döviz cinsi borçlanmayı azaltacağız” diye söz vermiştir. Ama bu yılın ilk üç ayında yapılan iç borçlanmanın yüzde 39’u, döviz cinsinden. Döviz cinsinden iç borçlanma, 2017 Ekim ayına kadar sıfırken, artık iç borç stokunun dörtte biri döviz ve altın cinsinden olmuştur. Devletin borcu da, yandaş müteahhitlere verdikleri garantiler gibi kur arttıkça, durduk yerde artmaktadır. Borç yükü sıçrıyor. 128 milyar dolar gittiği için de, dolar ve altın en ufak bir belirsizlikte artıyor, arkasından borç yükü sıçrıyor. Salgın döneminde Brezilya ile beraber G-20’deki bize benzeyen ekonomiler içerisinde borç yükü en hızlı artan ülkeyiz. 128 milyar doları buharlaştıran damat kayınpeder ikilisi ekonomiyi kısır döngüye soktular. Artık kuru tutmak için yüksek faize mahkûmuz. Borcu tutmak için de bütçeyi sıkmaya mecburuz. Bu, başta şirketlerimiz olmak üzere, borca batırılan tüm milletimizi eziyor. Diğer taraftan bütçeden destek vermekteki sıkıntılarımız bu desteğe ihtiyaç duyan, başta esnaflarımız olmak üzere, tüm yurttaşlarımızı vuruyor. Erdoğan Şahsım Hükümetinin iş bilmezliğinin, yandaş kayırmasının faturası milletimize en ağır bir biçimde çıkıyor” dedi.

 

CHP, CUMHURİYETİN İKİNCİ YÜZYILINDA GÖREVE HAZIR

 

Öztrak, “ Cumhuriyetin ikinci yüzyılında Cumhuriyet Halk Partisi, daha önce ülkeyi girdiği en ağır krizlerden kısa sürede çıkarmış deneyimli kadrolarıyla göreve hazırdır. Tüm bu şartlar altında yapılacak bellidir: Sandığı milletin önüne koyacaksınız! Bu ortalığa dökülen pisliklerin siyasi hesabını, artık ancak ve ancak sandık temizler. Her yanına Cürüm ve Cüruf bulaşmış Mafyokrat Cumhur İttifakı, yaptıklarının hukuki hesabını ya şimdi ya da biz geldiğimizde kurulacak TBMM Yolsuzlukları Araştırma Komisyonu’nda tarafsız, bağımsız yargı önünde verecektir. Tekrarlıyorum; sandıktan korkmayın, milletten kaçmayın.

 

 Haber/Şaban KARDEŞ

 


0282 726 91 91
0282 747 65 10