
Oklar Baykal’ı gösteriyor.
Genel seçimler, AK Parti ve Cumhurbaşkanı Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın “başkanlık” beklentilerinin aksine muhalefetin parlamenter rejim zaferi ile sonuçlandı.
Hükümeti kuracak parti veya partilerin hangileri olacağı tartışmaları henüz sürüyorken siyasi yelpazesinde Ermeni’den Yezidi’ye, Kürt’ten Romen’e, golcüden solcuya, sağcıdan bağcıya renkli kişi ve kimliklerden oluşan 550 vekilin yer aldığı
TBMM’nin 25. Dönem açılış oturumu ve yemin töreni şimdilik sorunsuz tamamlandı.
Türk seçmeni, eskide kalan “yeni Türkiye” söylemiyle birlikte 13 yıllık tek parti dönemini noktalayıp siyasilere –beceremeyip de erken seçime gitme yolları aramazlarsa- “koalisyonu” göstererek yeni bir “ödev” yükledi.
Yine bu seçimde Türk Milletinin “terör örgütü lideri” olarak hafızasına kazınan İmranlı’daki Öcalan’ın yeğeni Dilek Öcalan, milletvekili seçildiği ve en genç vekillerden olduğu için TBMM 25. açılışında geçici Başkan Deniz Baykal'ın başkanlık yaptığı oturumda başköşede “kâtip” üye sıfatı ile yer aldı.
Çiçeği burnunda Tekirdağ Milletvekillerimizden Mustafa Yel ve Ayşe Doğan’ın heyecanını ekran karşısında hissettik. Bülent Belen, Emre Köprülü ve Faik Öztrak deneyimlerinden olsa gerek yemin töreninde başarılı bir şekilde yeminlerini ederlerken CHP içerisinde her geçen gün kendini biraz daha ön plana çıkarmayı başaran Candan Yüceer’in kendinden emin ve gür sesi, yemin töreninde de hissedildi.
Meclis Başkanı kaçıncı turda hangi partinin adayı olacak seçilecek, TBMM’nin yeni dönem başkanı oluşacak koalisyona nasıl bir zemin hazırlayacak bunlar da bu gün yarın netlik kazanacak olmakla birlikte oklar Baykal’ı gösteriyor.
Ülkemiz adına temennimiz siyasi liderlerin ön yargılardan arınmış sağduyulu uzun ömürlü bir hükümeti kısa sürede kurmalarını temenni ederek Çerkezköy’ümüze dönüyoruz.
Büyük (!) beyinlerden küçük çözümler
Tekirdağ’ımızın Büyükşehir olması ile birlikte her geçen gün artan nüfusa paralel büyüyen sorunlara getirilmek istenen çözümler vatandaşı çileden çıkaracak cinsten...
Bir buçuk yıldan bu yana büyükşehirde görev yapan bu “büyük ağabeyler” henüz ulaşım konusunda bir arpa boyu yol alamazken adam gibi otoparkların oluşturulmadığı Çerkezköy’de başlatılan “çağdışı” paralı otopark uygulaması da reflektör yelekli görevlilerle ile vatandaş kavgalarını da beraberinde getirdi.
Otopark işletmecileri ile vatandaş polislik oldu. Büyükşehrin aldığı karar sonrası alelacele caddelere astıkları tarifelerin ve bekleme sürelerinin çarpıklığını üstün zekâlılıklarıyla fark edince çaktırmadan çark ettiler, fiyatları ve bekleme sürelerini yeniden gözden geçirdiler. Bakalım Çerkezköy’ün gerçek sorunu trafikten çaktırmadan para kazanmak değil de trafiğe akılcı ve kalıcı; uzun soluklu formül bulmak olduğunu ne zaman fark edebilecekler?
Çerkezce alkışlıyoruz…
CHP’li Çerkezköy Belediyesi yetkililerini, CHP’nin 7 Haziran seçim kampanyasında kullandığı reklam spotundaki alkış gibi alkışlamak istiyorum.
Neden mi?
Belediyenin Çerkezköy Kaymakamlığı önünde yaptığı yeşillendirme sonrası kuruyan ya da kurutulan çam ağaçlarını hiç mi görmesiniz? Sebebini hiç mi araştırmasınız bilmiyorum ama bildiğim bir şey daha var ki onu da yazmadan bu yazıyı noktalamak istemiyorum.
Çerkezköy’ün ilk ve tek doğa parkı olmasına rağmen, iki yıl AKP’li belediye döneminde; yaklaşık iki yıl da siz CHP’li belediyece hemen her sel baskınında sular altında kalmasına göz yumuldu kaderine terk edildi.
Adını 5 Şubat 1993 tarihinde eşi Füsun ve kızı Aslıhan ile birlikte Bolu-Gerede yakınlarında geçirdiği trafik kazasında hayatını kaybeden elektrik mühendisi profesör, 46, 47. ve 48. Hükümetlerde görev almış siyasetçi ve devlet adamı Adnan Kahveci’den alan parkın içler acısı durumunu sadece yazmak yetmez. Sorumluların gidip o parkta bugünkü içler acısı halini selfilemeleri lazım…
Oysa birkaç yıl öncesine kadar iki işletmeci ile birlikte onlarca insan oradan ekmeklerini temin ederlerken Çerkezköylü halk baharla birlikte hemen her akşam soluğu orada alır yeşilin her rengini ve kokunun her ıtırını orada tadardı.
Şu Çerkezköy’de yaşayan hangimizin Adnan Kahveci parkı ile ilgili bir anısı yok ki…
Ama bugün o parkta gündüz - gece veya Ramazan hiç fark etmiyor, birileri uyuşturucu âlemi yaparken birileri alkol alıyor birileri de bu güzelim mekânı maalesef fuhuş mekânı olarak kullanıyor.
Hadi diyelim ki Çerkezköy’de doğup Çerkezköy’de büyüyen ve Çerkezköy halkı tarafından Belediye Başkanı olarak seçilen Sayın Başkan ve onun çok kıymetli bürokratları çok yoğunlar ve oraya ayıracak zamanları (!) yok… Ya size bu durumu nasıl arz etmeli Sayın Kaymakam Bey?
Koskoca Hükümet konağının önünü görüyorsunuz, burada çevre düzenlemesini belediyeye yaptırtıp Çerkezköy halkı otopark yeri için tekme tokat bir birine girecekken siz kapısına bariyer koydurduğunuz Hükümet Konağının arkasını hiç mi görmüyorsunuz? Hiç mi içiniz cız etmiyor? Burnunuza oradan hiç mi pis kokular gelmiyor?
Bu gün Çerkezköy’de yaşayan siz kıymetli idareciler ve ömrü yetene kadar bu şehirde yaşamaya niyetli bizler Çerkezköylüler hem bu parkı hem de bu parka ismini veren Adnan Kahveci ismine sahip çıkmaz isek yarın bize kim sahip çıkacak?
Bu güzel ilçeye bu çirkin parkı siz içinize sindirebiliyor musunuz? Çevre ve ağaç duyarlılığının hükümetleri bile sarstığı bu ülkede, şehrimizdeki parkımızın böylesine ilgisiz kalması manidar değil midir?
***
Bu arada Çerkezköy EATON‘da Ramazan’ın ilk gününe grevle başlayan 1871 işçi kardeşimizin grevlerinin tarafların anlaşması ile kısa sürede sona ermiş olmasından ülkem, bölgem ve Çerkezköy adına en çok da işçi ve aileleri adına sevinç verici bir gelişme olarak kayda geçelim. Darısı siyasi partilerin kurulacakları uzun ömürlü koalisyon anlaşmasına…
Sağlıklı günler dileğiyle…